Günümüzde, uluslararası sistemin hukuk düzeni en genelde şu formülasyona göre savunulmakta ve ifade edilmektedir: "Uluslararası hukuk şu ilke üzerine kuruludur; ulusların yapması gereken şey, barışta birbirleri için en iyi olanı, savaşta da birbirlerine en az zararı vermek olmalıdır." Oysa, bugün uluslararası sistem düzenini temsil eden güçler, ne barış ortamında, ne de savaş ortamında insanlığa yapılan kötülükleri ve haksızlıkları bir biçimde kınayarak nisbi bir barış ortamının sağlanıp uygulanması yönünde savaş karşıtı olmamışlardır. Günümüzde uluslararası sistem, kendi refah ve gelişmişlik düzeyini, sisteminin bekasını, dünya halklarını birbirine kırdırtan 'bölgesel savaş' stratejisine endeksleyerek, yeni savaş pazarlarında buluşmayı tercih etmektedir. Bu savaş pazarı, en genelde sözü edilen sistem içerisinde yer alan tüm rejimlerin tek varlık kaynağı olmuştur. Diğer bir ifadeyle, günümüzde var olan uluslararası sistemin ekonomik, siyasal ve askeri politikaları en genelde savaş ekonomisine dayanmaktadır. Bu anlayış, bugün var olan ülkelerden herhangi birisinin sistem dışına çıkmasını pek olanaklı kılmamaktadır. Sisteme bağlı ülkelerin, rekabete dayalı savaş ekonomisi 'serbest' politikasını gütmeleri de kaçınılmaz olmuştur.