Mehmet Ali Sarı

Mehmet Ali SarıBeyoğlu'nda Bir Hafız yazarı
Yazar
10.0/10
2 Kişi
12
Okunma
5
Beğeni
659
Görüntülenme

Hakkında

İlkokulu 1943’te köyünde bitirdi. Farklı hocalardan okuyarak iki senede hıfzını tamamladı. Bolu’da iki sene kalarak talim ve tashih-i huruf okuduktan sonra 1947 yılının sonbaharında İstanbul’a getirilerek Beyoğlu Ağa Camii dâhilinde bulunan cami odalarından birine yerleştirildi. Hafız Kemal Batanay’dan özel olarak musıkî ve tambur dersleri aldı. 1959’da İstanbul İmam-Hatip’ten mezun olarak aynı yıl açılan İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü’nde öğrenci iken İstanbul Belediye Konservatuarı’na devam ederek musıkî eğitimi aldı. 1987’de Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde genel sekreter ve Tefsir İlim Heyeti’nde yazar ve redaktör olarak çalıştı. Halen İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Uluslararası İslam ve Din Bilimleri Fakültesi’nde Türk Din Musıkîsi, Asım Ülker Kur’an Kursu’nda “Tilavet Teknikleri” dersleri vermektedir.
Unvan:
Dr.
Doğum:
Bolu, 1933

Okurlar

5 okur beğendi.
12 okur okudu.
1 okur okuyor.
7 okur okuyacak.
4 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
İbn Abbas'tan rivayet edilen bir hadiste, "Yâ Resûlallah, hangi amel Allâh'a daha sevimlidir?" diye sorulduğunda Peygamberimiz, "Konaklayıp geçendir" demiş, "Konaklayıp göçen kimdir?" diye sorulduğunda da "Kur'ân'ı başından sonuna kadar okuyan, bitirince tekrar başlayandır" buyurmuştur. Darimi, Fezailü'l Kuran, 32
Yeme içme, giyim kuşam olarak köyün zengini ile fakiri aynı hayatı paylaşırdı. Varlıklı sayılanlar, daha fazla tarlası ve daha fazla davarı (koyun ve keçi sürüleri) olan üç dört aileydi. Bu da onlar için çok iş, çok çalışma ve çok yorulma demekti.
Sayfa 17 - TimaşKitabı yarım bıraktı
Reklam
Babamın yaşadığı olumsuzluklar, onun çok az gülmesinden ve sert mizacından anlaşılırdı.
Sayfa 20 - TimaşKitabı yarım bıraktı
14 yaşımı dolduruyordum. Nereye gideceğimi, nelerle karşılaşacağımı bilmiyordum. Bildiğimiz tek şey, "Bolu'ya okumaya gidiyor" olmam idi. Kendimi tutamıyor, ağlıyordum. Kozyaka Köyü'nden, iki öğretmen, köyden üç kişi, yüzümüz gözümüz sarılı olarak erkenden katırların üzerinde Bolu'ya hareket ettik. Karlı, çok soğuk bir gündü. Kalacağım ev, kuzeyi ve batısı geniş bahçeyle çevrili, üç katlı tarihî ahşap bir evdi. Evde kalabalık bir aile yaşıyordu. Terzi Mehmet Efendi'nin evi. Sağlık ailesinin, o kısıtlı imkanlar ve ekonomik şartların zorluğuna rağmen, kalabalık evlerine beni de kabul etmeleri, günümüz ailelerinin anlayamayacağı bir fedakarlık ve hayırseverlik örneğidir. Evin ikinci katında bahçeye bakan bir odada yatıp kalkmamı önerdiler. Derslerimi o odada yapıyor, sabahları hocam Nalbantoğlu Hafız Abdullah Efendi'ye talim okumaya ve her gün bir cüz vererek hıfzımı dinletmeye gidiyordum. Ailenin öz çocuğu gibiydim. Bana hafız, hafız deyip duruyorlar ve seviyorlardı" s.57-59
Sayfa 57 - mihribat yayınları
"1950 öncesi Kur'ân okutma, din dersleri öğretme gibi faaliyetler yasaklanıyor, "okutan" ve "okuyanlar" jandarma tarafından takip ediliyordu. Her cüzden 8 sayfa ezberlemiştim. Derslerim düzenli, sağlam ve iyi gidiyordu. Köylülerimizden biri, "Bizim muallim köyde Kur'ân okutuyor" diye nahiyede laf etmiş. Kendisi için, "Kur'ân okutuyor" dendiği kulağına gelince hocam çekindi, korktu ve "Oğlum, ben seni artık okutamıyacağım, başka bir hoca bulalım" dedi. O sıralarda Kur'ân'a, dine, namaza meyli olan devlet memurları adeta suç işlemişler gibi görülüyor, hele öğretmen iseler terfi ettirilmedikleri gibi görevden de alındıkları söyleniyordu" s. 47.
Sayfa 47 - mihribat yayınları
Beyoğlu'nda Bir Hafız
Gördüm ki insan bir gün şey yazdığında, ertesi gün şöyle değiştirilseydi iyi olurdu, şu ilave edilseydi daha güzel olurdu, şu öne alınsaydı daha yakışırdı, şu terk edilseydi daha isabetli olurdu der. Bu hal, insanoğlunda var olan eksikliğin en ibretli delilidir. Imadül İsfehani
Mehmet Ali Sarı
Mehmet Ali Sarı

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
Henüz kayıt yok