"Ey gül bahçesinden kaçıp da şekerle karılan gül, gül bahçesinden nasıl oldu da ayrıldın? Şimdi gülbeşeker oldun ya gönül gıdasısın, göz nurusun, artık gülden gönlünü çek, o nerede, bu nerede."
Avrupadan gelen birçok elçi ve sanatkâr da Topkapı Sarayı'nı gezerken duvardaki lale, karanfil ve sümbüllere hayran kalmışlardır. Öyle ki, ziyaretçiler arasından Türklerin her çiçeğe ayrı anlam yüklediklerini yani çiçeklerin dili olduğunu söyleyenler de olmuştur. 1700'lü yıllarda İstanbul'da yaşayan İngiliz Lady Mary Wortley Montagu çiçeklere yüklenen anlamları derleyerek bir araya getirmiş ve İngiltere'ye götürmüştür. Daha sonra Fransa'ya da geçen bu merak sonucunda 800 çiçeğin anlamı belirlenmiş ve tüm dünyada ortak bir çiçek dili ortaya çıkmıştır. Örneğin; kırmızı lale aşkın itirafını, sarı karanfil hayal kırıklığını, kırmızı gül goncası gençliği ve güzelliği, portakal çiçeği umudu, kadife çiçeği umutsuzluğu temsil etmektedir.
Beslenme; Maslow’un tasarladığı ihtiyaçlar hiyerarşisinde barınma, dinlenme, uyuma gibi diğer fizyolojik ihtiyaçlarla birlikte temel yaşamsal faaliyetler içerisinde yer almaktadır. Bu ihtiyaçları gidermek adına insanoğlu var olduğu andan itibaren çeşitli yöntemlerle arayış içine girmiş ve bununla birlikte avcı-toplayıcı olarak başlayan beslenme