Mehmet Kartal Hayatım boyunca kimseye kitaplarımı okuyun demedim, demem. Ancak bir yazar olarak kendimi ortaya koymak zorundayım. Buna mecbur olmasam zaten yazmazdım.
Cezmi adlı romanını ilk tarihi romanımız olması hasebiyle birkaç defa okudum. (1999) Namık Kemal’in erken sayılacak ölümü üzerine kitabın devamını yazamadığını öğrendiğimde bu kitaba bir devam kitap yazma düşüncesi belirdi. Yaklaşık beş yıllık bir süre sonunda kitabı bitirdiğimde (2005) onu uzak bir unutulma köşesine ittim. Diğer tüm yazdıklarım gibi. 2020 yılında yazdığım kitabı tekrar elime aldım. Yaklaşık iki yıl boyunca imla ve benzeri düzeltmeleri yapmama rağmen ona ne bir satır ekleyebildim ne de çıkarabildim. Sonunda olduğu gibi yayımladım.
Kötülük ve Cezmi Kitap yayımlandıktan yaklaşık beş ay sonra Nevşehir Avanos’ta Şairler Sokağı diye dar bir sokağa girdim. O yazar bu şair diye gezerken Namık Kemal’in heykelini gördüğümde sanki uzun zamandır göremediğim bir dostla karşılaşmış gibi sevinmiştim. İşte o kare.
Çok okuyorum bu aralar. Geçmişte de çok okudum. Allah izin verirse ölene kadar da okumak istiyorum.
Ancak iş yazmaya gelince bilemiyorum. Kendimi yeterince ifşa ettim. Oysa bir sürü açık dosya beni bekliyor. Bir sürü ifşa.
Yazmayı durdurmak için yalnızlığımdan sıyrılmam gerekir. Oysaki bu yalnızlık bende ezelî vardı. Ve korkarım ki ebedî yaşayacak. Ben de kendimden değilse bile bir ustadan utanana kadar yazmaya devam edeceğim.
Varlığın hiçliğini duydun mu Çiçek? Aslında krala görünmeyen bir kıyafet diken terzi değil de görünmeyen kıyafetin hiçliğini kabul eden ve bu hiçliği kendine kıyafet olarak giyen kral haklıydı.
Vicdan, kişinin kendi davranışları içinde aradığı bir duygudur. Mesela tanrılar vicdansızdır. Onlar, davranışları için böyle bir soruşturmaya girmezler. Tanrıların davranışları kendileri tarafından yargılanmaz yani vicdani değildir. Çünkü tanrıların aklı yoktur. Vicdan insanidir.