Fransız devrimi ile hayata geçirilen
"Eşitlik kavramı", hiç kimsenin doğuştan getirdiği bir üstünlüğünün olmadığını,
"Hürriyet kavramı" ise toplumsal tabakalardan hiçbirinin diğerine hükmetme ayrıcalığına sahip olmadığını ifade ediyordu.
Batıda kapitalizmin güçlenmesi ve buna karşı önlem olarak da sosyalizmin gündeme gelmesiyle,
"Hürriyet" daha çok kapitalistlerin,
"Eşitlik" ise daha çok sosyalistlerin kendilerini savunma aracına dönüştü.
Kapitalistler insanlara en geniş anlamda hürriyetin sağlanmasıyla tüm diğer hürriyetlerin kazanilacağını
Sosyalistler ise eşitliğin sağlanması ile hürriyetin gerçekleşeceğini savundular
Hak; hukukça korunan menfaat demektir.
Şeriatın ilk anlamı budur insan hakkının insanın bu temel menfaatini koruyan hukuktur.
Esasen insan hakkını güvenceye bağlanması için insan hakkının özü olan temel menfaati kuruyan "hukuk ilkelerinin" değişmemesi gerekir insan hakkının gerçek bir güvenceye bağlanmış olması için bu Hakkı koruyan temel hukuk ilkelerinin değişmez olması gerekir. aksi takdirde insan hakkını talep eden bir şey "artık temel ilkelerinin, temel değerinin, güçlüğün koyduğu pozitif hukuk ilkeleri ile değiştiği; insan hakkının talepte bulunan için korunmadığı veya hükmeden düştüğü cevabı ile karşılaşabilir.
şu halde Şeriatın değişmezliği birey için bir sakınca mıdır? yoksa güvence midir?