Mehmet Talha Paşaoğlu

Mehmet Talha PaşaoğluDin, Devlet, Millet: Diyanet İşleri’nin 95 Yıllık Hikâyesi yazarı
Yazar
Çevirmen
0.0/10
0 Kişi
2
Okunma
1
Beğeni
740
Görüntülenme

Hakkında

Mehmet Talha Paşaoğlu 1986 yılında Samsun’da doğdu. 2005 yılında Ankara Mehmet Emin Resulzade Anadolu Lisesi’ni bitirdikten sonra, 2010 yılında Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. 2014’te Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset Bilimi Ana Bilim Dalında “İran Devrimi ve Şiiliğin Tarihselliği” başlıklı tezi ile yüksek lisansını tamamladı. Araştırma Görevlisi olarak çalıştığı Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde, “Din-Siyaset İlişkisinin Kurumsallaşması: Diyanet İşleri Başkanlığı Örneği” başlıklı teziyle doktora eğitimini tamamladı. Halen, Samsun Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümünde Dr. Öğretim Üyesi olarak çalışıyor.
Unvan:
Yazar, Akademisyen
Doğum:
Samsun, 1986

Okurlar

1 okur beğendi.
2 okur okudu.
3 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
1950 Diyanet Bütçesi 2.912.720 lira; fakat 1951 Bütçesi 7.819.070 lira. Artış 4.906.350 liradır. Yani aşağı yukarı bire üç misli... (70) 1951 bütçesinde kuruma bu kadar büyük bir pay ayrılması elbette DP'nin seçim vaatleri ve popülist politikaları ile açıklanabilir fakat bunun da ötesinde, yeni hükümetin siyasi programında bir din kurumunun ne denli önemli rol oynayacağının işaretlerini taşır. (70) TBMM Zabıt Ceridesi, Cilt 5, 22.2.1951, s. 428
Reklam
Diyanet İşleri Reisliği tarafından hazırlatılan ve kabul edilen söz konusu 51 hutbenin ilki "Çalışan Mükafatını Görür" başlığını taşır ve insanı "akıl, irade ve ihtiyar sahibi" olarak tasvir eder. Bu hutbede akıl ve irade sahibi Müslümanların çalışarak hem öte dünyada hem de bu dünyadaki nimetleri hak etmesi gerektiği
İslam'ı en iyi ve doğru şekilde kendilerinin anladığı iddiası pek çok siyasi elitte mevcuttu. Fakat buradan hiçbir zaman yeni bir İslam anlayışı doğmadı. Din-siyaset ilişkisi ise tarihsel bir olgu olarak devlet politikalarında etkin olmaya devam etti. Aynı zamanda dini semboller de korunup yer yer canlandırılmaya devam ettiler: 5566 sayılı ve 1 Mart 1950 tarihli yasa "türbelerden Türk büyüklerine ait olanlarla büyük sanat değeri bulunanlar Milli Eğitim Bakanlığınca umuma açılabilir" diyordu. Bu şekilde ilk olarak ziyarete açılan yirmi türbenin büyük çoğunluğu eski Türk büyükleri ve devlet adamlarının mezarlarıyken hiçbiri (Hacı Bayram Veli'nin kabri hariç) bir şeyh veya mürşidin kabri değildi. CHP, din politikasında esnekliğe giderken tarikatlara ve cemaatlere yüz vermekten kaçınıyor ve aynı zamanda -adeta- resmi tarih şuurunu halka enjekte ediyordu.
Din adamı yetiştirmek için açılacak okulların Milli Eğitim Vekâletine bağlanması şaşırtıcı olmayabilir ama laik devletin bizzat din adamı yetiştirecek olması ve bunu yalnızca İslam dinine has olarak ve Sünni ekolü esas alarak hayata geçirmesi bir paradokstur.
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
Henüz kayıt yok