91 okunma, 2 beğeni - Melek Ulagay Taylan kitapları, eserleri, Melek Ulagay Taylan kimdir, öz geçmişi, Melek Ulagay Taylan nereli gibi bilgiler, kitap incelemeleri ile yorumları, Melek Ulagay Taylan sözleri ve alıntıları detaylı profili ile 1000Kitap'ta.
Hakkında
lkokulu Özel Işık Lisesi'nde okudu. 1965'te Amerikan Kız Koleji'nden (Robert Kolej) mezun oldu. 1967'de İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili Bölümü'ne girdi. 1971'de yurtdışına giderek bir süre Cenevre, Amsterdam ve Bologna'da kaldı. 1974'te Türkiye'ye dönerek, lisans öğrenimini tamamladı.
1976'da Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi'nde İngilizce öğretmeni olarak göreve başladı. 1978'de Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde doktora programına kabul edildi. Ressam Orhan Taylan'la evlendi. Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Uluslararası İlişkiler alanında yüksek lisansını tamamladı. 1982'de, Ankara'dan ayrılarak İstanbul'a döndü. Ağa Han Vakfı'nda basın ve halkla ilişkiler danışmanı olarak çalıştı. Esi Orhan Taylan, 1982'de Türk Barış Derneği üyesi olduğu için hapse atıldı ve 1996'ya kadar hapiste kaldı. 1985'te Simültane Tercümanlar Derneği'ne bağlı olarak simültane tercümanlık yaptı.
1992'de ortağı Nurdan Arca ile birlikte Ajans 21 Bağımsız Belgesel Film Yapımevini kurdu. 1994'te Helsinki Yurttaşlar Derneği'nin Türkiye'deki departmanında çalışmaya başladı ve bir yıl sonra Yönetim Kurulu'na seçildi. Habitat II Konferansı'yla bağlantılı olarak Yorum&Publicis Reklam Şirketi'nde çalıştı. Halen Ajans 21'de belgesel film yapımcılığını sürdürüyor.
Bazen gerçekler somut olaylar yaşanınca insanın kafasına dank ediyor. Soyut düzeyde yapılan tartışmalarda her zaman her davranışın sözüm ona akılcı nedenleri vardır. Oysa basit bir gündelik olayda gerçek birden sırıtır.
Kedilerimizin, tavuklarımızın birbirine karıştığı, dertlerimizin ortaklaştırılıp dermanın hep birlikte arandığı, annelerimize babalarımıza kızınca veya onlardan kötü azar işitince komşu eve sığındığımız; makam araçları, mesela külüstür cipleri olan subayların, mahallemizin çocuklarını resmî araca doldurup okula bıraktıkları, bütün evlerin kapılarının açık olduğu, anahtarların kapı üstünde durduğu, bugün artık unutulmuş, belki de garipsenen bir yaşam sürdürdüğümüz yer; çocukluğumuzun masum ve güzel anılarının mekanıydı Levent.
Okumaya başladığınızda dönemi hissedebileceğiniz iki arkadaşın yaşadıklarını anlatan bir roman. Bakın bakalım devrimci kadın olmak nasıl bir duygu birikimine sebep olmuş.
Bazı yazdıklarıyla kendiyle çelişmiş yazarımız. "Belki bu kitabı hiç yazmamalıydı." dediğim yerler oldu. Olaylar kişiselleştirilmeden yazılsaydı çok güzel bir panorama olabilirdi. Ancak okumak hoşunuza gidecek. Sade, sıcak ve akıcı bir dil kullanılmış.
Kitapta Oya Baydar'ın ve arkadaşı Melek Ulagay' ın günümüze kadar uzanan yaşadıkları anlatılıyor. İki arkadaş geçmişlerini hatırlayarak göz önüne seriyor. Oya Baydar çok beğendiğim bir yazar olarak bu kitabında da çok başarılıdır.
Sindire sindire yavas yavas okudugum nadir kitaplardan biri...Böyle bir kitabin bu kadar az sayida okunmasi acikcasi beni uzdu. Neden mi??? Gercekten tamamen kurgusal hic bir sekilde gercegi yansitmayan yazarin o anki hissettikleri ile yazilmis milyonlarca sacma kitap okunurken, boyle kitaplar hak ettigi degeri bulamıyor... tamamen yaşanmış 2 devrimci kadinin bu hikayesini herkesin bilmesi gerek diye düşünüyorum.