Melisa Gürpınar, 1941’de İstanbul’da doğdu. İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde bir süre okudu. İstanbul Belediyesi Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nü bitirdi. İlk şiir kitabı Umut Pembeleri, 1962’de yayımlandı. Öğrencilik yılları ve sonrasında, edebiyat alanındaki çalışmalarını sürdürürken, tiyatronun birçok alanında da, öncü, amatör ve profesyonel girişimlere katkıda bulundu. Sonraları ise, tiyatroyla ilişkisini, eleştirmen olarak korumaya çalıştı. 1975’te Yeni Bir Gün Şarkısı adı altında üç şiir kitabını bir arada yayımladı. 1981’de Geceyarısı Notları, 1983’te Ara Beni Sevgilim Sözcüklerin İçinde ve Yalnızlık Mevsimi, 1985’te Yaz Mektupları adlı şiir kitapları yayımlandı. 1990’da yayımlanan İstanbul’un Gözleri Mahmur adlı şiirsel öyküleri, Halil Kocagöz Şiir Ödülü’nü aldı. Bir İstanbul Üçlemesi olan bu çalışmanın ikinci parçası, Yeni Zaman Eski Hayat adlı bir oyun olarak 1993’te basıldı ve o yıl sahneye konulup oyun yazarlığı dalında Avni Dilligil Ödülü’nü aldı. 1992’de Çocukluğum ve Ölümüm adlı şiir kitabıyla, Uçup Giden Kent adlı çocuk romanı yayımlandı. 1997’de Okul Arkadaşım adlı gençlik romanı ve 1998’de Salkımsöğütlerin Gölgesinde adlı düzyazı şiir kitabıyla, Kitap Benim Kanadım adlı çocuklar için yazılmış şiirsel bir anlatı kitabı da yayımlandı. 1999’da, Her Harf Bir Melek adlı şiir kitabı yayımlanan Melisa Gürpınar, toplu oyunlarını ve İstanbul üzerine yazılmış anı ve denemelerini de yayımlama aşamasında.
Ne kadar kuralsız bir oyunmuş meğer, yaşamak. Yolun tam ortasında, benim de kanatlarım zedelendi elbet. Vurulmuş bir kuş gibi, düştüm döne döne kaç kez.
İyi ki öğrenmiştim, kendime gülümsemeyi.
dünyanın doğusuna doğru ilerledikçe
çoğalır hiçbir yaşa gelmeden ölenler
ve neden öldüğünü bilmeden ölenler yemen'de
altmış yaşında da olamaz kimse
kırkbeş yaşında da tam tamına
ben artık neyi yazıyorsam
onu yazdığım yaşta duracağım
karar verdim yalnız oralarda yaşayacağım
Söz,
Şiire dönüşürken,
Bir çocuk kâhkülü gibi
Kısacık mı kesilmelidir ille de?
Hayır!
Şiir annem gibi
Uzun uzun seslenmelidir
Uykusunda,
Olmayan sevgiliye...
"çocuk kibriti çakar
ne ışık
ne de alevdir isteği
her oyunun başı ve sonu
üfleyip söndürmenin
keyfi içindir biraz da
çocuk kendinden bile saklar
bu gerçeği"
Bir çocuğun doğduğu andan itibaren ilkokula başlayana kadar ki sürecine şahitlik ediyoruz bu kitapla. Şiir değil, manzume. Dünyayı bir çocuğun gözünden görme fırsatı yakalıyoruz böylece.
Sonlara doğru malesef sıkıldığımı hissettim. Normalde çocuk kitaplarını severim ama bu kitabın yaş seviyesi çok düşükmüş gibiydi. Çocuklara okutulabilir. Vakit geçirmek için yetişkinler de okuyabilir.
Son İstanbul beyleri ve hanımları...
Sokak satıcıları...
Ev kadınları...
Savaşa giden askerleri...
Esnafı, bankcısı...
Ne varsa âlemde, o var Adem de.
Gelin İstanbul’u gözleri insan manzalarına konuk olalım.
Şiirsel bir anlatımla öykülere kapı aralamış yazar. Yormayan, sıkmayan, düşündüren, sokaklarında gezdiren bir anlatım. Her insanın
Şimdi bu kitapla ilgili şöyle bir şey var. Daha doğrusu konuyu bu kitaba getirmeden önce bu daha genel geçer bir şey bana göre. Bir süredir kitap okuyanların da az çok farkedebileceği üzere, her kitap her zaman okunmaz. Her şeyin bir vakti her şeyin bir zamanı vardır. Ta ki bunu en net bir şekilde gözlemleyebileceğiniz alanlardan biri okuyacağınız