Mert Taşçılar

Mert TaşçılarDindar ve Kindar yazarı
Yazar
7.3/10
11 Kişi
25
Okunma
0
Beğeni
533
Görüntülenme

Mert Taşçılar Sözleri ve Alıntıları

Mert Taşçılar sözleri ve alıntılarını, Mert Taşçılar kitap alıntılarını, Mert Taşçılar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yıl: 2012 Yer: Şanlıurfa'nın ilçesi Siverek'e 22 kilometre uzaklıktaki Kayalar köyü... Ayten ve Mustafa Özgulan çiftinin 6 çocuğundan 2'ncisi olan 12 yaşındaki Melek, o gün de okula gitmek için mavi pantolonun üstüne mavi önlüğünü giydi. Annesinin tüm imkânsızlıklar içerisinde yıkadığı beyaz kolalı yakalığının düğmesini ilikleyerek boynuna
Unutursak kalbimiz kuruyacaktı ama hatırlamıyorduk artık..
Pamuklara sararak büyüttüğümüz, bir gülümsemesine her şeyi feda edeceğimiz, saçının teline zarar gelse burnumuzun direğini sızlatan çocuklarımız var bizim. Gece uyurken nefesini kontrol ettiğimiz, ilklerini mih gibi akılda tuttuğumuz, yanındayken özlediğimiz çocuklarımız var. Ana kucağından beşiğe, beşikten mama sandalyesine, oradan bahçeye doğru koşan çocuklarımız... İşte artık kapı açıldı, dışarı çıktı, okul sırasına oturdu, ayrıldık. Peki, kimlere teslim ettik onları? Sınıfın içinde kimlerdi ellerini tutan, neler anlatılıyordu saatlerce, nasıl dönüyordu o tertemiz fidanlar eve? Mert Taşçılar bu sorulardan yola çıktı ve her velinin okuması gereken bir gazetecilik kitabına imza attı. İstedi ki bugün eğer Milli Eğitimin iflasını konuşuyorsak bunun kökünde neler yattığını bilmek gerekti. En dipte yuvalanan ve gövdeyi yiyen asalakları ifşa etmeliydi. Teşhisi doğru koymadan, çözümü bulmak imkânsızdı. Öyle ya, Türkiye yıllardır "okuma, matematik ve fen bilimi" alanlarının tamamında OECD ortalamasının altındaydı. Herkes şikâyet ediyordu ama kimse gerçekten elini taşın altına koymuyordu. Öyle ya, AKP'nin 18 yılında 5 kez eğitim sistemi değişti ve her yeni Milli Eğitim Bakanı büyük vaatler verdi. Sürekli umut pompalandi ama her defasında hüsrandı avuçlarımızda kalan. Öyle ya, tarikat yurtlarında beyinler uyuşturuluyor, tecavüzler yaşanıyor, çocuklar diri diri yakılıyordu. Unutursak kalbimiz kuruyacaktı ama hatırlamıyorduk artık.
Reklam
Çocuklara bir hayat görüşü propagandası yapılıyor. Önceden ilkokullarda hayat bilgisi dersi verilirken şimdilerde kız çocuklarına lohusalık dönemi, erkeklere cenaze işlemleri anlatılıyor. Kız çocuklarını sadece "doğurgan kadın", erkekleri ise "imam" gibi gören zihniyet, çocukları kafasındaki gibi yaratamasa da muhafazakar düşünen bir yetişkin olarak planlıyor.
Sayfa 92 - Galeati Yayıncılık - 1.Baskı(2020)
Kütüphanesi olmayan okul oranı ise yüzde 61
Sayfa 70 - Galeati YayıncılıkKitabı okudu
Ortaçağcı Eğitim Sisteminin temelleri
Artik 81 ilde bir üniversite bulunuyor. Fakat serbest piyasanın temel kuralı gibi; piyasada bir metadan ne kadar çok varsa fiyatı o kadar çok ucuzlar! Üniversitelerimiz de artıkça eğitim kalitesi ucuzladi. Mevcut üniversitelerdeki eğitim kalitesini artırmak yerine lise düzeyinde üniversiteler açtık. Aslında AKP'nin amacı yine nitelikli insan eğitmek değildi. Akademideki "kendi görüşünden olmayan" eğitimcilere karsi "kendi görüşünde olan" eğitimcilere kadro imkanı sağladı. Çünkü "kendi görüşünde olmayan" eğitimciler yüksek akademik değere sahip çalışmalara imza atmış, tanınan isimler iken, "kendi görüşündeki" eğitimciler zar zor akademisyenlik sıfatına ulaşabilen insanlardı. Üniversiteler artinca ne oldu... AKP'ye yakın öğrenci yetiştiren yurtlar, ortaokullar, imam hatip okulları, liseler varken, şimdi de AKP'ye yakın üniversiteler kurulmuş oldu. AKP'ye yakın üniversitelerde AKP'ye yakın akademisyenler kadrolaştı ve AKP'ye yakın nesiller yetiştirilmeye başlandı. Yani bir anlamda eğitim sistemi fordist bir üretim şekline büründü. Istenilen insan çeşidi en baştan başlayarak 22-23 yaşına kadar ilmek ilmek tek bir hayat görüşüne sahip oluyor artik.
Reklam
Yoksul, ezilen sinifin, sanayide çalışan işçilerin, fabrikalarda atölyelerde temizlik ve yemek işleri ile uğraşan kadınların çocuklarından bahsediyorum... Mesela Şanlıurfa'yı ele alalım. Sanayideki işyerlerine ait kreşler yok. Burada vardiyalı çalışanların çocuklarını birakabileceği, her saat hizmet veren kreşler de mevcut değil. llde genel olarak yeterli sayı ve kapasitede kres bulunmuyor. Var olan kreşler ise gereken koşullar sağlamakta yetersiz.
Ne demişti eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız; "Eğitim seviyesi arttıkça AKP oyları azalıyor..."
Sayfa 92 - Galeati Yayıncılık - 1.Baskı (2020)
Eğitimde metot değil, insan kişiliği göz önüne alınmalıdır. Bu anlayışa göre çocuk, özeldir, tektir. Kendine has bir varlıktır. Çocuk etrafındaki maddesel dünyayı absorte eder, gelecekte yetiştireceği kişi modelini biçimlendirir. "Çocuk, insanların mimarıdır."
Kendi hikayemden örnek vermek gerekirse doğup büyüdüğüm Manisa'nın Soma ilçesinde Soma Linyit Lisesinde, 2010 öncesinde Türkiye'deki tabloya paralel olarak Cemaat yapılanması artmişti. Artık iş öyle bir noktaya gelmişti ki cuma günleri Cemaatin abileri, okul koridorlarında öğle arasında nöbet tutmaya başlamıştı. Nöbet tutmalarının gerekçesi ise cuma namazına gitmeyen cemaat üyelerini ve cemaatten olmayan erkekleri zorla camiye göndermekti. Gitmeyenlere ise gereken cemaat yurdunda yapılıyordu! O sıralarda iktidar ise okullarda türban takan kadınlara baskı yapıldığına dair propaganda yürütüyordu. O dönem yedi arkadaşımız ve birkaç öğretmen önderliğinde Atatürkçü Düşünce Kulübü adı altında örgütlenerek afişler hazırladık. Okul duvarlarına asarak Mustafa Kemal Atatürk'ü hatırlattık. "Sesleniş" isminde dergi çıkararak Atatürk devrim, ilke ve inkılaplarına dikkat çektik. Arkadaşlarımız için okul çapında Çanakkale'ye gezi düzenleyerek her şeyin başladığı yere giderek Cumhuriyet'in temellerinin nasıl atildığını gösterdik. Bu "basit" ve ufak kıpırdanma bile FETÖ üyesi öğrencilerinin ve bu yapılanmanın 3 sene içerisinde çözülmesine ve sinmesine neden olmuştu. Gün gelmiş mentor öğretmenimize gözümün önünde diğer öğretmenler tarafından soruşturma açılır bırak bu işi" uyarısı bile yapılmıştı. Böyle bir ortamın Türkiye'deki on binlerce okulda yaşandığını düşünün...
Reklam
Maria Montessori
Eğitimde metot değil,insan kişiliği göz önüne alınmalıdır.Bu anlayışa göre çocuk özeldir,tektir.Kendine has bir varlıktır.Çocuk etrafındaki maddesel dünyayı absorbe,eder gelecekte yetiştireceği kişi modelini biçimlendirir. Çocuk,insanların mimarıdır.
'' çocuk, insanların mimarıdır '' İşte bizim eğitimimizde kaçırdığımız nokta da bu... '' insanların mimarı '' farkında olmadan içlerindeki inşa planına uyarak kendi ritimleri doğrultusunda kendilerini geliştirmeye çalışıyorlar. Montessori'ye göre bu gelişmeye yetişkinler etki edemezler çünkü onlar inşa planını bilmezler. Ancak bir yetişkinin zamansız müdahalesi ya bu inşa planını tahrip edebilir ya da yanlış bir yöne yönlendirebilir. Zamansuz müdahele bedie biliyor musunuz? Erken yaşta din eğitimi, cinsel istismarlar, tecavüzler...
Yetişkinlerin, bunca hır gür ve kavga içerisinde kaçırdığı nokta hep çocuklar oluyor...
Sayfa 48
Köy enstitülerinde zamanın yüzde 50’si kültür derslerine, yüzde 25’i ziraat derslerine ve yüzde 25’i teknik derslere ayrılmıştı. Her öğrenci bir yıl içinde 25 adet klasik eseri okumak zorundaydı. Şu an yetişkinler bile herhangi bir 25 kitabı bir yıl içerisinde okumuyor.
Sayfa 181
Türkiye’de eğitim konusu sadece eğitimden ibaret değil...
Sayfa 36
34 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.