Yeryüzünde hayret makamının temsilcileri olan, her gördüğü şeye göz bebeklerini büyüterek bakan bebekler mi normal, biz mi mesela? Bir dağa, bir denize, bir gemiye, bir ağaca, bir kediye, bir karıncaya bakmak için, "haz ve hız" aşamasına geçmiş biz büyükleri ellerinden çekerek yolun ortasında durduran onlar. Bir papatyanın, daha doğrusu baharı getiren trilyonlarca papatyadan istisnasız her birinin, başlı başına bir mucize olduğunun idrakindeki bebekler mi normal, yoksa önümüze uzanan dallara bakmadan, körmüşcesine önlerinden öylesine geçip giden biz yetişkinler mi? Üstelik hiç kimseden hiçbir bilgi kırıntısı öğrenmemişken, tek satır kitap okumamışken, hayret mertebesinin coşkusunu en üst derecede deneyimleyen bebeklere bakınca "normal" olmanın hiç de normal olmadığını anlayabiliriz.