Meryem Şahin

9.1/10
12 Kişi
34
Okunma
4
Beğeni
1.060
Görüntülenme

Hakkında

Okurlar

4 okur beğendi.
34 okur okudu.
46 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Hocam :))
Peki toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan aktivist ve kuramcılar bize hangi kültürün, hangi toplumun toplumun toplumsal cinsiyet algısını almamızı öneriyor? Önerilen, liberal Batılı kültürün toplumsal cinsiyet algısıdır. Bu algının doğruluğunu nereden bilebiliriz? Niçin bu kültürün kadın algısı sosyal bir politika olarak bizim ülkemizde uygulanmaktadır? Örneğin "çağdaş" ya da "modern" kadın algısının sahip olduğu kadın şeması ve kadına yüklediği rol de bir ''kalıp yargıyı" ifade etmiyor mu? Toplumsal cinsiyet eşitliği adına kadına ya da erkeğe yüklenen roller de bir "kültürün" ürünü değil midir? Bu kültürü diğerlerinden üstün kılan nedir? Örneğin niçin ''kadının çalışması" toplumsal cinsiyet eşitliğinin temel bir göstergesi olarak ele alınmaktadır? Niçin '' kadının çalışması" kavramı, sadece ofiste/fabrikada çalışan kadını ifade etmektedir? Niçin tarlasında, bağında, bahçesinde, çiftliğinde, evinde bir şekilde üretime katılan ve ekonomik gelir elde eden kadın ''çalışan kadın'' sınıflandırılması içine alınmamaktadır" Arada ki bu tezadı izah etmek mümkün müdür?
15 yaşında kızla evlenen bir erkeği suçlu görüp hapse atan, ama 15 yaşındaki bir kızla karşılıklı rızaya dayalı cinsel ilişki yaşamayı, “özgürlük” kapsamında değerlendiren ve buna müdahaleyi suç olarak gören bir kültürün daha doğru bir toplumsal cinsiyet eşitliğini temsil ettiğine kim karar veriyor? Evi, aileyi ve kocayı kadına şiddetin asıl sorumlusu olarak görüp sığınma evleri açan; panik butonu, call-center ve elektronik kelepçe uygulaması başlatan ama işyerindeki şiddetten dolayı patronu ve ofisi suçlamayan, bunu “eğitimle” çözmeye çalışan bir kültürün uyguladığı çifte standart acaba hangi eşitliği, kimin yararına savunmaktadır? Anne ve babasının kız çocuğuna yaptığı “edep” “haya” namus” gibi uyarıları cinsiyetçilik olarak değerlendirip, kızın özgür iradesine müdahale olarak gören neo-liberal kültürün aynı yaşlardaki mankenlerin atacakları adımların bile menajerleri tarafından belirlenmesine niçin ses çıkarmadıkları açıklanması gereken bir çelişki değil midir?
Reklam
Debarbieux, Nicole Vettenburg’un Avrupa Konseyi için kaleme aldığı rapordan yaptığı bir alıntıyla bu durumu şöyle açıklıyor: “Şiddet etiketi çoğu zaman stratejik amaçlı kullanılır. Resmi otoritelerin söyleminde ‘şiddet’ sözcüğü özellikle kötü ve ayıp olan her şeyi içine alabilecek bir sembol olarak kullanılır her zaman. Cinayet, işkence ve başka bir takım mahkum edilmesi gereken eylemlerle bir tutulur. Çatışma durumları rakibin uyguladığı şiddeti ifşa etmek ve eylemi bir meşru müdafaa biçimi olarak göstermek için bir fırsattır.
Sayfa 27 - Sekam Yayınları - 3.baskı - 2016Kitabı okudu
New York Times’ta yer alan bir haberde, ülkenin en büyük sığınma evi kurumu olan Sığınma Evi Hareketi Müdürlüğü’nden alınan bilgilere göre, Norveç’te 15 yaşından büyük her 10 kadından birinin tecavüze uğradığı belirtiliyor. Ancak Adalet Bakanlığı bu vakaların en az yüzde 80’inin hiçbir zaman resmi makamlara bildirilmediğini ve bunların sadece yüzde 10’unun mahkûmiyetle sonuçlandığını söylüyor.
Bir kavramın tanımını yapmak demek, o kavramın sınırlarını çizmek demektir; nelerin içeride, nelerin dışarıda kalacağını belirlemek demektir. Özellikle sosyal bilimlerin kullandığı kavramların tanımı, içinde bulunulan tarih kesiti, politik kültür, dini kurallar ve felsefi dünya görüşünden etkilenmektedir
Sekam Yayınları - 3.baskı - 2016Kitabı okudu
Ben Filistin! Unutulmuş çocuğu Ortadoğu'nun Bebeklerimi sallamadım Çiçekleri hiç koparmadım ben anne Çünkü susuz çöllerde büyüdüm Ve papatyaları hiç koklamadım Beyaz açarmış yaprakları Fal tutarmış sevenler seviyor... sevmiyor Ben hiç beyazı tanımadım Benim bildiğim yalnız kırmızı gelincikler
Meryem Şahin
Meryem Şahin

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
80 syf.
·
Puan vermedi
Uzun bir süredir inceleme yazmıyordum. Fakat incelenmeye değer bir kitap bulduysam yazmadan olmaz diye düşündüm. Öncelikle Mücahit Hoca ve ekibine teşekkürlerimi sunuyorum. Hacim olarak ince olsa da, tamamıyla profesyonel, bilimsel, istatiksel verilere göre hazırlanmış bir kitap olmuş. Değinilen konular günümüzün kanayan yarası maalesef ki.
80 syf.
10/10 puan verdi
·
10 saatte okudu
Sosyal medyanın lağım çukurundan bir farkı yok. “İstanbul sözleşmesi yaşatır” sloganıyla sağ sola çemkirenlerin savundukları şeyden bir haber olmaları çok üzücü. Bu araştırma yapılırken şu soruyla yola çıkılmış “biz kadına şiddet olaylarını engellemek için toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak olan İstanbul sözleşmeseni yürürlüğe sokmak istiyoruz. Bu mantığa göre toplumsal cinsiyet eşitliğini en çok sağlayabilen ülkelerde, kadına şiddet olayları en az görülmesi gerekiyor, acaba öyle mi?” Cevap hayır, hatta durum Türkiye’den vahim. Bu ülkelerde aile kurumu tamamen çökmüş ve yok olmak üzere. Bu ülkelerde boşanma oranları 1/2 oranına kadar ilerlemiş, evlilik dışı doğum son yıllarda %500 artmış, intihar oranları, alkol ve madde kullanımı konusunda bu ülkeler zirveye oynuyor. En şaşırtıcı olanı ise kadına şiddet ve tecavüz olaylarında oransal olarak Türkiye bu ülkelerin çok gerisinde. Peki ya aile kurumuna bu kadar zarar veren ve kadına yönelik şiddeti engellemeyen bu politikanın uygulanması için neden bu kadar ısrar ediliyor? Bu politikalar bu sorunların çözümünde etkili olsaydı öncelikle uzun yıllardır bu politikayı en iyi şekilde uygulayan ülkelerde etkili olması gerekmez miydi?
104 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Gnome kitap tan okuduğum ikinci öykü kitabı oldu #tanriolmadanhemenonce ve çok güzeldi...İnce bir kitap lakin içinde ki birbirinden güzel öyküler sayesinde doyurucu....Yazarın kalemi adeta raks etmiş kelimelerle....Sıcak ve samimi biraz da mizah tadından yenmiyor....Özellikle " İcimdeki Ülke" adlı öyküyü çok sevdim....Bence bu kitapla tanışmalısınız....
Tanrı Olmadan Hemen Önce
Tanrı Olmadan Hemen ÖnceMeryem Şahin · Gnome Kitap · 201715 okunma