Metin Toker

Metin TokerŞeyh Said ve İsyanı yazarı
Yazar
8.2/10
45 Kişi
136
Okunma
18
Beğeni
2.912
Görüntülenme

Hakkında

Galatasaray Lisesi'ni (1942), ardından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Filolojisi Bölümü'nü bitirdi (1948). 1943-50 arasında Cumhuriyet gazetesinde çalıştı. 1950-53 arasında, Paris'te öğrenim gördüğü sırada Cumhuriyet, Zafer ve Yeni İstanbul gazetelerinin Batı Avrupa muhabirliğini yaptı. 1953 yılında Paris Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nü bitirdi. Önceleri sıkı bir İsmet Paşa muhalifi iken ve Paşa hakkında sert yazılar kaleme aldığı Zafer gazetesinde yazarlık yaparken birdenbire muhalefete geçti. Türkiye'ye dönünce Akis dergisini yayımlamaya başladı (1954). Akis Yayınları adıyla bir de yayınevi kurdu. Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı yaptı. 1955'te İsmet İnönü'nün kızı Özden Toker'le evlendi, bu evliliğinden üç çocuğu oldu. Özden İnönü ile evlendikten sonra politik arenada adı daha çok duyulan Toker, 1967'ye kadar başyazarlığını yaptığı Time benzeri Akis dergisinde, haber dergiciliğinde devrim yaptı. O yılların siyasal iktidarlarına yönelttiği sert eleştiriler yüzünden sık sık yargılandı, bazılarında hapse girdi; Akis dergisindeki bir yazıda Demokrat Parti (DP) hükümetinin devlet bakanlarından Mükerrem Sarol'a hakaret ettiği gerekçesiyle 1957'de 7 ay 23 gün hapis cezasına çarptırıldı. 1967'de Akis'i kapattıktan sonra, önce Hürriyet ardından da Milliyet gazetelerinde "Not Defterinden" adlı köşesinde yazılar yazdı. 1977-80 arasında Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün seçtiği kontenjandan Cumhuriyet Senatosu'na girdi. 1980'li yılların başında siyaset yapmayı bırakıp tekrar siyaset üzerine yazmaya başladı. Kayınpederi olan İsmet İnönü'ye ilişkin anılarını anlattığı İsmet Paşa İle On Yıl 1954-64 (1965-69, 4 cilt) adlı kitabını genişleterek, ilk kez 1970'te yayımlanan Tek Partiden Çok Partiye (1944-1950) adlı kitabıyla birlikte Demokrasimizin İsmet Paşalı Yılları (1944-1973) adıyla 1990-93'te 7 cilt olarak yeniden yayımlandı. Uluslararası Basın Enstitüsü Şeref Üyesi ve Gazeteciler Cemiyeti Kurucu Üyesi olan Toker, 1983'te kurucuları arasında olduğu İnönü Vakfı yönetimindeki görevini de vefatına kadar sürdürdü. 18 Temmuz 2002'de, 9 yıldır tedavi gördüğü prostat kanseri nedeniyle yaşamını kaybetti.
Unvan:
Türk Gazeteci, Yazar
Doğum:
İstanbul, 1924
Ölüm:
Ankara, 18 Temmuz 2002

Okurlar

18 okur beğendi.
136 okur okudu.
3 okur okuyor.
183 okur okuyacak.
2 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
ali saip ursavaş-nakşibendi şeyhi şemseddin bukarki arasındaki konuşma.
"-Hayvanlardan müridin var mı?" "-Hayır, yoktur..." Sorgunun sonunda anlaşılacaktır ki ayinlerde müritler tilki ve köpek kıyafetine bürünmekte, şeyhlerinin şerefine tilki ve köpek gibi bağırmaktadırlar. Şeyhin huzuruna ayakta girmek affedilmez bir kusurdur. Müritler kapıda yere kapanmakta ve şeyhin önüne sürüne sürüne gitmektedirler. Bunlar âyin sırasında kendilerini öylesine vermektedirler ki bir müddet sonra cezbeye kapılmakta, kendilerinden geçmektedirler.
Sayfa 130Kitabı okudu
Hilafet vardı bizde, itaatimiz vacipti, hilafeti kaldırdınız size isyanımız vacip oldu.
Reklam
Şeyh Sait bu faaliyetine bir süredir başlamış olduğu için seyahatinin gerçek maksadı bir öğretmen tarafından resmi makamlara bildirilmiş ve bunu Ankara duymuştu. Bunun üzerine Ankara, gerçek durumu Genç Valisi İsmail Hakkı 'dan sormuştu. Sonradan Şeyh Sait ve avenesiyle birlikte muhakeme edilip hapis cezası alacak olan vali İsmail Hakkı şu cevabı vermişti: " - Şeyh Sait her sene olduğu gibi bu sene de, Palu 'da bulunan ecdadının mezarını ziyarete gidiyor. Hilafı mutad ve muhili asayiş (asayişi bozan) bir hal yoktur." Valinin görüşü bu olunca, Şeyh Sait daha rahat hareket etmek imkanını buldu.
Sayfa 39 - Birinci Bölüm: Patlayan Bir Kurşun ve Sonrası | IV- Şeyh Sait Diye Bir AdamKitabı okudu
kürtlerin babası II. abdülhamit..
Şeyh Sait Doğu'da, isyanın askeri cephesini yürütürken İstanbul'da birtakım temaslar olmaktaydı. Onların merkezinde Seyit Abdülkadir vardı. Seyit Abdülkadir Vanlıdır ve Kürt Teali Cemiyeti'nin fiilî başkanıdır. Bu cemiyet, önce müstakil (bağımsız) bir Kürdistan Devleti gayesini gerçekleştirmek için kurulmuştur. Kürtçülük cereyanının su yüzünde çalışmaya başlaması, Abdülhamit'in takip ettiği politikanın sonucudur. Bütün marifeti "idare-i maslahat" olan ve meselelerin esasına asla girmeyip kuvvetler arasında denge kurarak düzeni sürdürmeye çalışan Abdülhamit, Rusya'ya sırtını dayamış Hıristiyan Ermeni azınlığına karşı, Doğu'da, sırtını İngiltere'ye vermiş Müslüman Kürt azınlığını çıkarmıştır. Bu politikanın icabı olarak Kürt aşiretlerine müsamaha gösterilmiş ve onların beyleri vezirlikler, paşalıklar almışlardır. Böylece Abdülhamit, liderlerini tahtına bağlayarak Kürtçülüğü uyuttuğunu düşünüyordu.
Ve final! Astık gitti!
İdam sırası Şeyh Sait'e gelmişti. Gömleği giydirdiler. Sesini çıkarmadı. Kabullenmiş bir hali vardı. Sehpaya doğru sakin ilerledi. Bir dua okuyordu. Sandalyenin üstüne çıkarıldı. İlmik boğazına geçirildi. Bir tekme. Kadınlar haykırdılar: "- Kahrol!" Kahrolmuştu. Kahrolmuştu ve hiçbir şey olmamıştı. Oysa, Diyarbakır'ın yarısı o gece evinde değil, dışarda yatıyordu. Bir efsane şehirde dolaştırılmıştı: Şeyh Sait asılırken zelzele olacaktı. İdam sahasındaki halkın içinden bir alkış daha kopdu. Bir kadın bağırdı: " - Hani, alçağın kerameti? İpi bile kopmadı.." Diyarbakır'ın üzerine yeni bir gün doğuyordu. Türkiye'nin üzerine yeni bir gün doğuyordu. Gericiliğin başı ezilmişti. 1925'te. Ama onu hortlatma çabalarının sonu gelmiş miydi ki?
Sayfa 159 - İkinci Bölüm: Size Şeyhleri Takdim Ederim | VIII - Sabaha Karşı, 47 SehpaKitabı okudu
daha düne kadar şeyh saitin islam mücahitliğini(?!) anlatanlar, onun allah için dinsizliğe başkaldırmasından(?!) gururla bahsedenler, onun yaptıklarının islam adına olduğunu savunanlar, onun ezilmiş, hırpalanmış(?!) mazlum kürt halkının temsilcisi olduğundan dem vuranlar.. ve dünlerinde bunları deyip savunup, bugün de şehitler özelinde üzülenler,

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
178 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Bir acılı hikâye... 1971 Türkiye'sinin hikayesi. Solda vuruşanlar ve Sağda vuruşmaya hazır olanlar ile bir ülkenin, bir toplumun hikâyesi. Solun ve sağın Türkiye'ye girişinden kitabın yazıldığı döneme kadarki (1971) gelişimini, kollarını, eylemlerini solcunun ve sağcının kendi dilinden tarafsız biçimde anlatan yararlı bir eser.
Solda ve Sağda Vuruşanlar
Solda ve Sağda VuruşanlarMetin Toker · Akis Yayınları · 19714 okunma
144 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Dikkat spoiler içerir. İsmet İnönü'nün damadı olan gazeteci yazardan güzel bir araştırma eseri. Şeyh Sait isyanının nasıl başladığı, o zaman başbakan olan Fethi Okyar'ın bu konuyu fazla önemsememesi ve isyanın bir jandarma çatışmasından çıkıp giderek büyümesi, Piran kasabasından yayılıp gelişmesi, Nasturi isyanında da parmağı olduğu için Sait'in asker kendisini alacak korkusu ile isyanı erken başlatması ile başlıyor. Sonrasında İsmet Paşa'nın başbakan olması ve Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının itirazlarına rağmen meclisten Takriri Sükun ve İstiklal Mahkemeleri kanunlarının çıkması, TCF'nin en başta Hükümet ile hareket edip sonradan olayların büyümesi üzerine kapatılması gibi konularla devam ediyor. İsmet Paşa'nın aldıpı tedbirler ile Diyarbakır'ın Sait ve yandaşlarının eline geçmemesi, askerin güçlendikçe Sait taraftarlarını yenmesi ve en sonunda teslim olması anlatılıyor. Diyarbakır ve Ankara'da kurulan mahkemelerde Sait'in ifadesi, Şeyh Şemsettin ve Seyit Abdulkadir'in ifadeleri, Seyit'in bir polis olan Nizamettin tarafından öncesinde kandırılarak İngilizmiş gibi anlaşma imzalaması gibi konular detaylıca anlatılıyor. Mahkemelerde çelişkili ifadeler, Sait'in her şeyi itiraf ederse sürgün olacağına ikna olması ama idam kararı çıkınca mahkeme üyelerine serzenişte bulunması, 46 arkadaşı ile beraber asılması anlatılıyor. O dönemdeki karışık siyasi ve dini ortamın oldukça güzel anlatıldığı, mutlaka okunması gereken eserlerden biri.
Şeyh Said ve İsyanı
Şeyh Said ve İsyanıMetin Toker · Ka Kitap · 201523 okunma
270 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Dikkat spoiler içerir. Demokrasimizin İsmet Paşalı Yılları serisinin üçüncü kitabı. Burada da 1954 seçiminden zaferle çıkan DP'nin 1957 yılında erken seçime gitmesine kadar olan süreç anlatılıyor. İddia ispat hakkı yüzünden DP içinde çatlak sesler çıkması, tüm bakanlar zorla istifa etmesine rağmen Menderes'in istifa etmeyip yeni bir kabine ile güvenoyu almaaı, ispat hakkı savunucuları ı Genel Kuruldan ihraç etmesi, bunların partiden istifa ederek Hürriyet partisini kurması, büyük bir zafer elde etmelerine rağmen sürekli muhalefete baskı uygulayıp işleri çirkin hale getirmeleri anlatılıyor. ABD'den gelen yardımların azalması ve kahvenin bile kara borsaya düşmesi, CMP'nin Başına Osman Bölükbaşı'non geçmesi ve muhalefet tarafında ittifak denemeleri, yazarın bakan Mükerrem Sarol' a hakaret iddiası ile 7 ay hapse mahkum edilmesi, Mısır ve Kıbrıs krizi sırasında muhalefetin iktidar ile ortak hareket etmesi, 6 7 Eylül olaylarında içişleri bakanı Namık Gedik'in devletin haberi vardı demesi, şartların Menderes'i erken seçime zorlaması, Üniversiteler aleyhindeki sözleri, seçim zamanı kanunları dinlemeyip radyoyu iktidar emrine vermesi, buna rağmen CHP'nin 178 milletvekili çıkarması, CMP ve HP'nin 4er vekilden kalması, CHP genel sekreteri olan renkli kişilik Kasım Gülen'in tutuklanması ama çok tepki aldığı için hızlıca serbest bırakılması gibi konular anlatılıyor. Okudukça ülkede hiç bir şeyin değişmediğini anlıyor insan. Mutlaka okunması gereken kitaplardan biri.
DP Yokuş Aşağı (1954 - 1957)
DP Yokuş Aşağı (1954 - 1957)Metin Toker · Bilgi Yayınevi · 199111 okunma