Bu kitapta anlatılmak istenen en önemli şey Fars alim-bürokratlardan oluşan küçük bir sınıfın direnci ve entellektuel gücüdür. Bu küçük grup, resmi hilekarlığı ve ayak oyunlarını aşk ve bahçelere yada dini mistisizme, muazzam saray ve camilerin tasarımına, matematiğin, astronominin yada tıbbın zorluklarına dönüştürmeyi başaran kahraman Sasani atalarına özlem duyar. Ust üste krizler atlatan, fethedenlerin hizmetine giren ve sonunda onların üzerinde kontrol kuran bu sınıf, bu süreçte(merkezi Bağdat, Belh, Tebriz yada Herat olsun) dillerini, kültürlerini ve emsalsiz entellektuel miraslarını korumayı başarmıştır. Dünya tarihindeki en olağan-üstü olaylardan biridir. Burada, Arap fethi ve ardından gelen imparatorlukların; Abbasilerin, Gaznelilerin, Selçukluların, Moğolları ve Timur'un ardında çok daha önemli bir imparatorluğun hikayesi yazılmıştır; Aklın Imparatorluğunun...
Bu isim "soylu" anlamına gelen bir kelimeden türemiştir. Sanskritçedeki benzer bir isimle ve on dokuzuncu yüzyılın sonlarında ve yirminci yüzyılın başlarında ırkçı ideolojiler tarafından kullanılan ve tahrif edilen "Aryan" terimiyle aynı kökene sahiptir.
Batılı ülkelerin uluslararası davranış standartları olarak destekledikleri normlar, söz konusu olan bir soykırım olduğunda bile, fiiliyatta işlerine gelmediğinde değiştirebildikleri ya da göz ardı edebildikleri esnek ve değişken normlardı.
Ocak 1989'un başlarında Humeyni Sovyet lideri Mikhail Gorbaçov'a komünizmin artık müzelik olduğunu ve Gorbaçov'a, maddiyatçı kapitalizmin ağlarına düşmeden önce bir yaşam şekli olarak İslam'ı araştırması gerektiğini söyleyen bir mektup gönderir.İlk bakışta bu İslam'a davet mektubu, tuhaf bir öneri gibi görülebilir;ancak belki de Humeyni, etrafı sevimsiz ve hayal gücünden yoksun akıllarla çevrili muhafazakar olmayan bir düşünür olan Gorbaçov'un İslam'a ilgisi olduğunu sezer. Humeyni'nin önerdiği İslam biçimi, ulemanın bir kesimini öfkelendirir.Humeyni;Gorbaçov'a Kuran'ı ya da geleneksel metinleri değil, İbn-i Arabi'nin, İbn-i Sina'nın ve Sühreverdi'nin yazılarını okumasını önerir. Mektupla beraber İslami tasavvufta uzman üç yoldaşını ve öğrencisini de Gorbaçov'a gönderir. Gorbaçov onlara teşekkür eder ve İmam'dan böylesi kişisel bir mektup aldığı için ne kadar onur duyduğunu ifade eder. Ancak bu mektup, Kum'daki din adamlarını tarafından eleştirilir,hatta bazıları tasavvufçuları ve filozofları öneren bir mektup gönderdiği için Humeyni'ye açıkça çıkışır.
İran'da 1501 yılından önce yüzyıllar boyunca Şii unsurlar ve Kum ya da Meşhed gibi Şii türbeleri olmuştur;ancak İran, İslam dünyasının çoğu gibi çoğunlukla Sünni'dir.Şiiliğin merkezi Güney Irak'ın tapınak şehirleridir.
Geçen akşam yanından geçtim virane Tus'un
Bir baykuş gördüm yerine oturmuş tavus kuşunun
Sordum: "Bu viraneden ne haber getirdin?"
Cevap verdi: "Haberler ki eyvahlar olsun!"
Şahid Belhi'ye atfedilir.( ö.937)
Baykuş, ölümün simgesidir.
İran'ın çarşıları, oraları mesken tutmuş tüccarlar ve gelenekleri 1979 devrimiyle belirli bir uyum içinde oldu; devrim en çok onlara yaradı ve hâlâ da ülkenin ekonomik ve siyasi hayatının merkezinde yer alıyorlar.
Sayfa 3 - Tarih Vakfı Yurt Yayınları, çev. Ali KaratayKitabı okudu