Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Michael Brooks

Michael BrooksFizik yazarı
Yazar
8.0/10
39 Kişi
150
Okunma
15
Beğeni
1.512
Görüntülenme

En Beğenilen Michael Brooks Gönderileri

En Beğenilen Michael Brooks kitaplarını, en beğenilen Michael Brooks sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Michael Brooks yazarlarını, en beğenilen Michael Brooks yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kütle Nereden Gelir Kökenlerinde bağımsız kütlesi olmayan parçacıklardan oluşuyorsunuz. Bu parçacıklar kütlelerini “Heisenberg belirsizlik ilkesi” olarak bilinen kuantum fenomeninden alıyor. Kökeninde bu ilke doğadaki her niceliğin bir bulanıklık taşıdığını, sabit bir değeri olmadığını söyler. Bu durum boş uzayın enerjisi açısından bile
1841’de de bilim insanları nihayet daimi hareket arayışı içinde olanlara savurabilecekleri bilimsel bir ilke bulmuşlardı: Termodinamiğin ilk kanunu. Termodinamiğin ilk kanunu enerjinin korunumuyla ilgili ilk apaçık ifadeydi. Leonardo da Vinci, “Düşen su, eğer etkinin kuvvetini dikkate alacak olursak aynı miktarda su taşırır," demişti; fakat Alman fizikçi Julius Robert Von Mayer bu meseleyi daha düzgün bir biçimde inceleyecek ve bir hükümde bulunacaktı. Von Mayer, enerjinin yaratılamayacağını ya da ortadan kaldırılamayacağını söylemişti.
Sayfa 109 - pdf
Reklam
Fizik manevi meselelere şüpheyle yaklaşma tehdidinde bulunduğunda, Newton korkuyla sinerdi. Astronomların din karşısındaki eleştirilerine sürekli “Ben bu meseleleri inceledim, siz incelemediniz,” diyerek cevap verirdi. Newton, “saat gibi işleyen göklerin” mekanizmasında Tanrı’nın eline bir yer ayırmıştı; fakat fiziğin ilerlemesi kısa süre içinde ilahi elin yerini aldı.
Bir noktada hepimiz son matematik dersinden ayrıldık. Neyse ki kapı arkamızdan hiç kapanmadı.
Dünyamız, matematiksel idealardan oluşan mükemmel bir gerçeğin gölgesidir (Platon, M.Ö.4 yy).
Sayfa 274Kitabı okudu
Carl Sagan bir keresinde “Bir yerlerde, inanılmaz bir şey öğrenilmeyi bekliyor,” demişti. Umuyoruz ki bu süreç buradan başlayabilir.
Reklam
J. Richard Gott 1991’de evrenin, bir zaman makinesinin hammaddesi gibi davranabilecek maddeyi içerebileceğini göstermişti. Bu madde, süper yoğun bir “kozmik sicim” türüdür. Evrenin nasıl oluşmuş olabileceğiyle ilgili bazı kuramlara göre, kozmik sicimler yaratılışın ilk anlarında oluşmuş olsa gerektir; bugün hâlâ evrenin çevresinde asılı olabilirler. Esasen uzaydaki kusurlardır, evren hızlı bir değişim sürecinden geçerken oluşmuş yaralı bir dokuya benzer şeylerdir. Kozmik bir sicim korkutucu bir hayvandır: Çapı bir atom çekirdeğinin genişliğinden az olsa da bütün evren boyunca uzanır. Hiç şaşırtıcı değil, bunlardan birini bir zaman makinesine çevirmek korkakların harcı değildir. Başlangıç itibarıyla bunlardan bir çifte ihtiyacınız vardır.
Peki, fiziğin amacı teknolojinin gelişmesi midir? Ne yazık ki hayır. 20. yüzyıldaki teknolojik devrimler, nihayetinde kuantum kuramının keşfedilmesi –ya da belki icadı demeyi tercih edersiniz– sonucu ortaya çıkmıştır. Bu devrimler, özellikle yeni aygıtlar icat etmeye çalışmaktan çok, hiç kimsenin anlamadığı şeyleri aydınlatmaya çalışmanın; örneğin, ısısı 100 derece olan bir fırının yaydığı ışınım tayfının, 100 derece ısıdaki herhangi bir şeyin yaydığı ışınım tayfıyla neden aynı olduğu sorusunu cevaplamaya çalışmanın bir sonucudur. Kısacası modern elektronik teknolojilerimiz kökleri termodinamiğe, ışığın incelenmesine uzanan kuantum kuramından gelmektedir. Termodinamik de gazların incelenmesinden doğmuştur, böyle devam edip gider. Fizik kendi kendisini ayakta tutan zincirleme bir tepkimedir: Her keşif yeni bir sorular dizisi doğurur, bu sorular da yeni keşifleri beraberinde getirir. George Bernard Shaw’un bir zamanlar dediği gibi: “Bilim bir problemi hiçbir zaman on problem daha yaratmadan çözmez.”
Simülasyon Teorisi
Her şey ayarlanmış gibi görünüyor öyle değil mi? Büyük İngiliz astronom Fred Hoyle böyle düşünüyordu. Bir keresinde evrenin çok hayat-dostu olduğundan, o kadar ki “hileli bir iş” gibi göründüğünden yakınmıştı. Biri ya da bir şey, hayatın yaratılmasını kolaylaştırmak için fizik kanunlarıyla “oynuyordu.” Peki, bir bilim adamı bu konuda ne yapar?
Sayfa 223Kitabı okudu
spaghettification :)))
By the time you approach event horizon, your feet which are approximately two meter closer to singularity at the heart of black hole, are experiencing a much stronger gravitational pull than your head. And so you are being stretched by what are known as tidal forces. Physicist - the fun one, at least- call it 'spaghettification'. You are being spaghettified, made long and thin, by a black hole.
743 öğeden 491 ile 500 arasındakiler gösteriliyor.