Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Micheal Albert

Micheal AlbertPostmodernizm ve Sol yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
9
Okunma
0
Beğeni
162
Görüntülenme

Micheal Albert Sözleri ve Alıntıları

Micheal Albert sözleri ve alıntılarını, Micheal Albert kitap alıntılarını, Micheal Albert en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sorun, beyinlerimizin çalışma biçimlerinde değildir. Sorun, beyinlerimizin içerisinde çalıştığı dünyadadır.
Bağımsız bilimsel araştırmaların sonuçlarını arkasına almaya çalışan aktivistler ile bilimsel çalışmalara müdahale ederek onları manipüle eden büyük güç odakları arasındaki mücadele hepimizin yaşamını yakından ilgilendiriyor.
Reklam
Feminist eleştiriler, bilim insanlarının sordukları soruların ve hatta verdikleri yanıtların genellikle cinsiyetçi varsayımlar içerdiği konusunda haklıdır. Dahası, kadın bilim insanlarının dışlandığı, daha sınırlı olanakları olan konumlarda çalıştırıldığı, her şeye rağmen başarılı olurlarsa tuhaf gözlerle bakıldığı da kesinlikle doğrudur. Bilim, çoğu zaman cinsiyetçidir.
Belki de Madonna’yı “kuramsallaştırmak” için ihtiyaç duyulan kavramlar tam da “indirgenemez maddilik” ve “saf sistematiklik”tir.
Bilim, çoğu zaman sömürür.
...doktorlar, yöneticiler, bilim insanları ve “koordinatör sınıfın” diğer temsilcileri, sahip oldukları ileri derecedeki bilgilerin kendilerine, atomun doğasından aşkın ya da umudun anlamına kadar her konuda neyin doğru neyin yanlış, neyin iyi neyin kötü olduğunu belirleme hakkı verdiğini, böylelikle hayatlarımızı nasıl yaşamamız gerektiğini bizim adımıza kararlaştırmaya yetkili olduklarını iddia ettiğinde, emekçiler bunun su katılmamış bir özçıkara hizmet etme ideolojisi olduğunu düşünmekte elbette haklıdır. Bilim, çoğu zaman sömürür.
Bilim, çoğu zaman ihanet eder.
Popüler sağduyu, gayet doğru bir şekilde, birçok sıradan insana, fizyon reaktörlerinin emniyetli olduğunu iddia eden bir nükleer fizikçinin, sigaranın gerçekte kansere yol açmadığını iddia eden bir biyokimyacının ya da çalışmanın, beceri ve güçlenme düzeyine göre farklılaşan bir iş hiyerarşisine göre düzenlenmesi gerektiğini söyleyen bir mühendisin ikiyüzlü olduğunu söyler. Bu kişilerin cafcaflı ve “istatistiksel olarak doğrulanmış” uzman tanıklıkları, en yüksek fiyatı verenin kullanması için süslü ambalajlara konmuş katıksız zırvalıklardır. Bilim, çoğu zaman ihanet eder.
Reklam
Düşünmesi için para ödenen, ama bu ayrıcalığını, diğer insanlara düşünmenin pek de öyle iyi bir fikir olmadığını söylemek için kullanan akademisyenlerin fikirlerinde zekice, yenilikçi ya da yararlı diyebileceğimiz hiçbir şey yoktur.
Solcu bir tavır olarak adaletsizliğe ve baskıya düşmanlık duymakla, saçma bir tavır olarak bilim ve rasyonaliteye düşmanlık duymayı birbirine karıştırmanın doğru, akıllıca, insani ya da stratejik bir anlamı yoktur.
Şiiri düşünün. Irkçı, cinsiyetçi ve sınıfçı ya da başka açılardan baskıcı ve sahtekârca bir içeriği olan birçok şiir vardır. Alçakça davranan bir sürü şair vardır. Bununla birlikte, şiirin (bilimin olumsuzluklarına oldukça benzer nitelikteki) bu yaygın olumsuzluklarının, şiir yazma eyleminin kaçınılmaz bir şekilde bu tür korkunç sonuçlara yol açtığına dair bir kanıt oluşturduğunu kimse kabul etmez. Nitekim, herkes bu tip iddiaları saçmalık olarak görür.
İnsanlığın bekasını ilgilendiren meseleler söz konusu olduğunda, bilimsel hakikatten vazgeçmek pek akıllıca görünmüyor.
Reklam
“Neo-klasik” iktisadi yapının tamamına yakını, hesabı ödeyip düdüğü çalan şirket yöneticilerini memnun eden iktisatçılara verilen ödülleri meşrulaştırmaya dayanır.
Sosyal ve beşeri bilimlerde anlaşılması neredeyse imkânsız metinler karşısında okurların kendilerini “bilgisiz” hissetmesi; akademide öğrencilerin gerçek dünya hakkında pek az şey söyleyen tumturaklı bir jargonu öğrenmekte çektikleri güçlük ve genç öğretim üyelerinin kariyerlerini sürdürebilmek için yine bu jargon içerisinde ürünler vermeye zorlanması, doğal olarak entelektüel sınıfın bir kesimine hak etmediği bir statü kazandırmaktadır.
Tüketicilerin egemen olduğu, nihayetinde sistemi onların kararlarının yönettiği, üreticilerin de tüketicilerin talep ve isteklerine cevap vermekten başka bir şey yapmadığı, kapitalizmin en büyük mitlerinden ve ideolojik dayanaklarından biridir. Gerçekte, devasa kaynakları ve güçleri sayesinde tüketiciler değil, üreticiler egemendir.
Postmodernizm
postmodernizmin mevcut sistem hakkında güvenilir analizlere gerek duyan sol aktivizm açsından yıkıcı sonuçlar ürettiğini söyleyebiliriz. Hakikatin göreli olduğu ve nesnel hakikatin bulunmadığı bir dünyada, eşitlikçi ve özgürlükçü bir gelecek inşa etmeye çalışan solun gerçeğe yakın analizler yapmaya çalışması anlamsız bir çabaya dönüşür. Sol atkivistler, marksizm, feminizm, anarşizim, ulusçuluk, katılımcı ekonomi, toplumsal ekoloji ve diğer bakış açılarını değerlendirirken, bu görüşleri nesnel veriler karşısında sınama imkanından yoksun kalırlar; çünkü postmodernizme göre,'nesnel veriler'in kendisi de aslında birer toplumsal kurgudur.
BGST