Micheal H. Fisher

Babürlüler yazarı
Yazar
7.8/10
14 Kişi
37
Okunma
1
Beğeni
472
Görüntülenme

Micheal H. Fisher Gönderileri

Micheal H. Fisher kitaplarını, Micheal H. Fisher sözleri ve alıntılarını, Micheal H. Fisher yazarlarını, Micheal H. Fisher yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Göç, her zaman insan kimliğinin merkezinde yeralmıştır.
Birçok göç barışçıl olsa da şiddet içerenler de var. Gerçekten de, tarih boyunca en büyük kitlesel göçlerin çoğunun sebebi savaşlar olmuştur. İstilacı orduların askerleri fethedilen toprakları isgal ederken, orada yaşayan insanlar çoğu zaman mülteci olarak kaçtı, çoğu asla geri dönmedi. insanların ve doğal afetlerin neden olduğu çevresel bozulma, bir zamanlar verimli topraklar yaşanmaz hale getirdi ve tüm toplulukların ekolojik mülteciler olarak göç etmesine yol açtı. Yüzyıllar boyunca devletler, göçleri engelleyen veya kontrol eden teknolojiler yarattı. İlk hükümdarlar, diğer insanları dışarıda tutmak için savunma duvarlar inşa ettiler, Daha sonraki hükümetler, resmi pasaportlar ve diğer yasal kimlik belgeleri gerektiren polis denetimli sınırlar oluşturdular. Bugün, neredeyse dünyadaki tüm topraklar üzerinde, dünyanın yaklaşık iki yüz ulusal hükümetinden en az bir tarafından hak iddia edildi. Daha büyük göç kalıpları, grupların ve toplulukların tanmını oluştururken, her bireyin yakın topraklara veya uzak bir kıtaya doğru benzersiz bir göç yaşam öyküsü vardır. Bazı insanlar hayatlarının çoğunu göç ederek, mevsimlik işçi olarak veya göçebe bir yaşam tarzı izleyerek geçirirler. Ancak her birimiz en azından bi dereceye kadar göç ederiz, evlenmek veya boşanmak için yeni bir yere taşınırız veya eğitim, hac, macera, kamu veya askerlik hizmeti ya da başka bir iş için yola çıkarak yeni firsatlar ararız. Yaşamları boyunca ebeveynlerinin evinde kalan ve zamanını evinden uzakta geçirmeye ayırmayan pek az insan var. ilk Homo sapiens'ten günümüzdeki bizlere kadar göç, farklı biçimleriyle dünya tarihinin merkezinde yer almaya devam etti.
Reklam
“Dekken seferi için gittiği Burhânpûr’da Şah Cihan’a eşlik eden Mümtaz Mahal on dördüncü çocuğunu doğururken otuz sekiz yaşında hayatını kaybetti. Şah Cihan, eşinin naaşını Ravza-i Münevvere’ye (“Aydınlatılmış Mezar”) gömülmek üzere 800 kilometre uzaklıktaki Agra’ya gönderdi. Burada gerek eşine beslediği sevginin gerekse imparatorluk gücünün taşa kazınmış hâli olan bir anıt mezar yaptırdı. Bu mezar tüm dünyada Tac Mahal ismiyle şöhret bulmuştur.”
Sayfa 261 - Kronik KitapKitabı okudu
“Diğer Orta Asya savaş geleneklerini de devam ettiren Cihangir’in muzaffer orduları kesilmiş düşman kafalarından kuleler yaptılar. Yay, kılıç ve mızraklarla donatılmış süvariler, mansabdârlar için önem ve önceliklerini hâlâ koruyorlardı.”
Sayfa 235 - Kronik KitapKitabı okudu
Cihangir
“Selim adında iki Osmanlı imparatoru olduğu için kendisine yeni bir ünvan seçti: ‘Bir imparator dünyaya hâkim olmak için mücadele eder, bu yüzden kendime Cihangir ("Dünyayı Elinde Tutan") ismini verdim.”
Sayfa 225 - Kronik KitapKitabı okudu
Ekber Şah’ın Yaptırdığı Deneyler:
“...yeni doğmuş yirmi bebeğin ebeveynlerinden satın alınarak izole edilmeleri ve ses seda çıkarmayan hizmetçiler tarafından bakılmalarını emretti. Birkaç yıl sonra çocukların hiçbir dili konuşmadıkları ya da herhangi bir dine inanmadıklarını görünce, ‘konuşmanın çağrışımlarla öğrenildiği, aksi takdirde insanların meramlarını anlatamayacakları’ sonucuna vardı. Ekber üreyip üremediklerini, üreyebiliyorlarsa yavrularının nasıl olacağını gözlemlemek için de farklı türden hayvanları melezlemeyi denedi.”
Sayfa 199 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
265 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.