Milel ve Nihal Dergisi

Milel ve Nihal DergisiMilel ve Nihal Dergi: Cilt 12 - Sayı 2 dergisi
Dergi
8.3/10
3 Kişi
16
Okunma
3
Beğeni
798
Görüntülenme

Hakkında

Milel ve Nihal Eğitim Kültür ve Düşünce Platformu Derneği, zengin bilim ve kültür mirasımızın sahiplenilmesi, ulusal ve uluslararası çevrelerde tanıtımının yapılması ve yapılacak kültür ve eğitim faaliyetleriyle bu mirasa katkıda bulunulması amacıyla 2007 yılı Şubat ayında kurulmuştur. Milel ve Nihal, aylık seri konferanslar, halka açık haftalık eğitim seminerleri, akademik yayınlar ve benzeri kültür ve eğitim etkinlikleri vasıtasıyla kültürel seviyenin yükselmesi, akademik çalışmaların desteklenmesi ve değerlerimizin sahiplenilmesi yönünde çalışmalar yürütmektedir. Bir düşünce üretme merkezi bağlamında çalışmalarını sürdüren Milel ve Nihal bünyesinde yapılan etkinlikler, aynı zamanda sosyal ve kültürel alanlarda kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacını da taşımaktadır. ETKİNLİKLERİMİZ Milel ve Nihal derneği bünyesinde çeşitli eğitim ve kültür etkinlikleri yürütülmektedir. Faaliyetler üç ana kategoride toplanmaktadır. Haftalık Eğitim Seminerleri Aylık Konferanslar Milel ve Nihal: İnanç, Kültür ve Mitoloji Araştırmaları Dergisi Derneğimiz bünyesinde uluslararası hakemli akademik bir dergi olan Milel ve Nihal: İnanç, Kültür ve Mitoloji Araştırmaları Dergisi altı ayda bir yayımlanmaktadır. İlmî bir dergi olarak akademik bakış açısı yansıtan makalelere, kitap tanıtım ve tenkit yazılarına, sempozyum ve kongre değerlendirmelerine yer verilmektedir. Milel ve Nihal dergisi, 10 yılı aşan bir yayın geçmişiyle başta ULAKBİM ve EBSCO olmak üzere temel akademik indexlerde taranmaktadır.
Tam adı:
İnanç, Kültür ve Mitoloji Araştırmaları Dergisi
Doğum:
2003

Okurlar

3 okur beğendi.
16 okur okudu.
2 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Açıkçası Mâturîdî’ye göre aklın mâhiyeti nedir? Bu sorunun cevabını Mâturîdî’nin günümüze ulaşan eserleri Kitâbü’t-Tevhîd ile Te’vîlâtü’l-Kur’ân’da bulmaya çalıştığımızda,bunlarda aklın mâhiyetini ‚tam olarak‛ ortaya koyan herhangi bir açıklama tespit edilememiştir. Kuşkusuz Mâturîdî’nin zihninde ‚akıl‛ bir problem olarak mevcuttur. O halde onun bu konuya ilgisiz kaldığı söylenemez. Bu durumda kendisinin böyle bir açıklama yapmamış olması, onun bu konuyu ihmal ettiğini göstermez. Aksine bu suskunluk, bilinçli bir tercihin sonucu olmalıdır. Çünkü aklın ne olduğunu belirtecek olan yine aklın kendisidir. Acaba akıl kendi kendinin ne olduğuna dair bir hüküm verebilir mi? Bir başka ifade ile akıl kendi kendinin öz yapısını bilebilir mi? Bu ve benzeri sorularla iştigal eden Mâturîdî, sonuçta bu konuyla ilgili her soruya olumsuz yanıt vermiş olmalı ki, aklı mâhiyeti açısından tanımlamamıştır. Zira ona göre akıl, kendi mâhiyetinin ne olduğunu bilme gücüne sahip değildir. Akıllar, akılların keyfiyetini ve mâhiyetini (keyfiyyetü’l-ukûl ve mâhiyyetuhâ) idrak etme noktasında âcizdir ve cahildir. Akıl kendisinin nasıl işlediğini ve mâhiyetini bilemez. Bu durumda Mâturîdî’ye göre, ‚akıl nedir?‛ sorusunun akıl ile cevaplanamayacağı açıktır.
İnsanın en yüksek mutluluğu ve kurtuluşu, aklın duyguları kontrol altında tutarak ölçülü bir hayat sürmesinde ve en nihayet bilgi ve erdemle pişmiş ruhun ölümle maddeden tamamen kurtularak kaynağına, yani Tanrıya geri dönmesindedir. Sokrates’in ölüme giderken bir an bile tereddüt etmemesi, dünyanın ayartmalarına kanmaması bu yüzdendir.
Sayfa 77 - Cilt 12 Sayı 2Kitabı okudu
Reklam
Mâturîdî’nin Te’vîlâtü’l-Kur’ân’da: ‚Allah hiçbir şey bilmezken sizi annelerinizin karnından çıkardı, size işitme (duyusu), gözler ve kalpler (el-ef’ide) verdi‛ âyetini tefsir ederken yaptığı değerlendirmeler de kalbin akıl anlamında kullanıldığı çıkarımını desteklemektedir. Mâturîdî’ye göre, âyette zikredilen, işitme ve görme ile fuâd bilgi edinme yollarıdır. Kalp ise bir başka yerde fuâd anlamında kullanılmaktadır. Bu durum bize Mâturîdî sistemi içinde fuâdın kalp anlamında kullanıldığını açıkça göstermektedir. Kur’ân-ı Kerîm’de geçen bu farklı isimlendirmelerin aklı işaret ettiğini ortaya koymakla birlikte Mâturîdî, akıl kelimesini tercih etmekte ve onun fonksiyonunun özellikle ‚birleşebilenleri bir araya getirme ve ayrılması gerekenleri de ayırabilme‛ olduğunu beyân ederek, kavramların oluşumunun da akıl tarafından gerçekleştiğine işaret etmiş olmaktadır. Mâturîdî’nin bu ifadelerinden anlaşıldığına göre akıl, dış dünyada algılanan eşyada bulunan aynı nitelikleri bir araya getirmekte; aynı zamanda onların birbirlerinden farklı olan yönlerini de ortaya koyarak tek tek tikel nesnelerden kavramlar oluşturmaktadır. Elbette bunu yaparken akıl tefekkür ve nazar yolunu kullanmaktadır.
Modernlik söylemi, Peter Wagner’in tabiriyle, esas olarak “özgürlük ve özerklik düşüncesine dayanır.” Özerklik ise insanın kendi kaderi üzerindeki ilk ve son söz sahibinin kendisi olduğunu, onun kimliği, eylemleri, toplumsal tasarı ve icraatlarına ilişkin herhangi bir dışsal, üstün varlığın veya ilkenin hiçbir kural, ölçüt ya da kısıtlama koyamayacağını ifade eder.
Sayfa 75 - Cilt 12 Sayı 2Kitabı okudu
Şurahbil b. Sa'd-ın meğâzîye dâir yazdıkları, esas itibariyle babasının topladığı rivâyetlerden oluşmaktaydı. Hayatının sonlarına doğru hafıza kaybına uğraması, rivayetlerine olan güveni zedelemiştir.
Sayfa 131
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
Henüz kayıt yok
Resim