Kendime dönüp şiir olmuşum. Pare pare yeşil olmuşum... Çiçek açmışım... Sevindirik olmuşum... Meyve vermişim. Hayal olmuşum. Şiire dize olmuş, şaire yar olmuşum. Masalın bir varmışı bir yokmuşu, umudun kahramanı olmuşum
"Yıllar geçti, zaman su gibi akıp gitti ellerimden. Ama kocaman bir yüreğim var aşkla çarpan senin için, seninle geleceğe taşıyacağım aşkımı ve seni..."
"Şems, Mevlâna ile yaşamın sırrından kana kana içmişken vazgeçer. En çok sevdiği anda, hiç kaybetmek istemediği zamanda. Sondan önce hiç olma yolculuğudur onun için. Hiçlik yolculuğu büyük bir imtihandır ve hafiflemedir."
Kitabı bir yıla yakın süredir okuyorum ve okurken çok sıkıldım. Sürekli tekrarlanan cümleler, anlatılmak istenenin yersiz bir şekilde uzatılması beni kitaptan çok uzaklaştırdı. Yazarın, anlatılan konudan sürekli başka yöne kayması kitaptan beni de kopardı. Okurken sanki sayfaların doldurulması gerektiği için yazıldığını düşündüm. Bazı sayfalarda sanki ansiklopedi okuyormuş hissine kapılırken bazen bu satırlar deneme yazısına dönüştü. Kitabın net bir tarzı yok. Edebi olarak maalesef beni hiç doyurmadı.