"Çarşı yabancı, yeni seslerle dolup taşıyordu. Ama aralarında ne Bekir ne de ötekiler vardı artık.
Eski bir yaşam bitmiş, bir yenisi doğmaya başlamıştı."
Öğretimin her aşamasında yeni kuşağın kafasını, kendimizce önemli sayılan bilgilerle tıka basa doldurma çabası sürdükçe, kurumların bilgi istifçiliği tutkusundan kurtulup, üreticiliğe geçmesi beklenemez. Bu nedenle ilkokul programından başlayarak, genç kuşağı ilgi duyup önemsedikleri bilgi ve becerileri araştıracakları kaynaklara götürecek, ilk eve yöntemler benimsenerek, hazır-lop bilgi yerine sorunları algılamak, çözüm yollarını araştırıp, seçme becerilerini geliştirip, pekiştirecek bir tutum önerilmeliydi.
İnsanları canavarlaşmaya iten en büyük kaynak, çevrelerinde kolayca sömürüp kullanabilecekleri, kendilerinden güçsüz varlıkların bulunuşudur. İnsanı, insan gibi davranmaya zorlamak için de, dilediği zaman her zayıfın bileğini bükemeyeceğine inandırmaktır. Bu nedenle zayıf ve sakat olanları eğiterek güçlendirmek, sağlam olanlarında uygarlaşmasını kolaylaştıracaktır.