Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Muhammed B.El-Muhtar Eş-Şankiti

Muhammed B.El-Muhtar Eş-ŞankitiSiyaset Fıkhı Siyasi Sünnet yazarı
Yazar
8.2/10
29 Kişi
90
Okunma
14
Beğeni
2.511
Görüntülenme

undefined Muhammed B.El-Muhtar Eş-Şankiti Sözleri ve Alıntıları

undefined Muhammed B.El-Muhtar Eş-Şankiti sözleri ve alıntılarını, undefined Muhammed B.El-Muhtar Eş-Şankiti kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Selefi ekol çağdaş despotizmi reddetmekte fakat eski istibdadı geri getirmeye meyletmektedir; sanki çağdaş despot bir lider kafasındaki başlığı çıkarıp yerine bir sarık sarsa hemen meşru bir yönetici ve râşid bir halife olacak!
Selefiler
Bu İslami ekol, zaman ve mekan bilincinden yoksun olmanın sıkıntısını çekmekte, kitap ve sünnete dönmenin sancağını taşıdığını söylemesine rağmen, çağın olaylarına şer'î metinlerle ve onlardaki külli değerlerle hükmetmek yerine büyük bir kısmı İslam siyasi değerlerinden sapma ve İslam tarihindeki saltanat rejimlerinin gerçekliğine ayak uydurma biçimleri olan tarihsel formlar ve fikhi kavramlarla hükmetmektedir
Reklam
İbn-i Teymiye, Sahabe-i kiramın yerini ve İslam'ın temel kaidelerini savunmak arasındaki dengeyi büyük oranda koruyabilmiştir. Bu bir çok insanın yakalamayamadığı bir dengedir. Başkaları, şahısların konumlarını korumak adına şeriatin kurallarını feda etmişlerdir. Diğer taraftan kimileri de şer'î kuralları savunmak adına şahısları feda etmiştir.
Ammarı şöyle derken duydum: "Aişe, Basra'ya doğru yola çıktı, vallahi o dünya ve ahirette Nebinizin (s.a.v.) eşidir. Ancak Allah-u Teâlâ acaba ona mı, yoksa kendisine mi itaat edeceğiniz konusunda sizi sınamaktadir." ... Amr b. Ğalib şöyle dedi: " Adamın biri Aişe'ye (r.anha) sövdü, Ammar (r.a) bunu duyunca şöyle dedi: "Defol, kahrolasıca seni! Allah Rasûlünün hanımına mı sövüyorsun?" ... Ammar'ın bu açıklamadan kastı, Ali'nin (ra.) doğru olan tarafta oluğunu bildirmekti. Bununla birlikte; Aişe'nin (r.anha) dinden çıkmadığı gibi Cennet'te Nebi'nin (s.a.v.) eşi olmaktan da çıkmadığını ifade ediyordu. İşte bu Ammar'ın insafı, Allah'tan korkusu, hak sözü söylemek için gösterdiği hassasiyetine işaret etmektedir."
Hafiz İbn-i Cevzi şöyle demektedir: "Şer'i ölçülerde ne Ebu Bekir, ne de Ömer taklit edilir. Bu kuralların üzerinde bina edilmesi gereken temel bir kaidedir. Bundan dolayı büyük şahısları gereğinden fazla yüceltme!"
Ardeşir “imparatorluğun dört bir yanındaki Mecusilerin (Zerdüştlerin) katıldığı bir genel kurul tertip etmiş ve bu kurula katılan binlercesinin içinden yedi kişilik bir temsilciler heyeti oluşturmuştur, (...) bu heyet Zerdüştlerin kitabından çıkardıkları okunması gereken temel öğretileri tespit edip kararlaştırmıştır.” "Daha sonra miladi 325'te toplanan Birinci Nicea (İznik) Konsilinde Roma imparatoru Konstantin farklı Hıristiyan grupları tek bir inanç ve tek bir metin etrafında birleştirmeye çalışmıştır ki bu konsil Ardeşir'in Zerdüşt grupları birleştirdiği kurulun neredeyse bir kopyası gibiydi.”
Reklam
Siyasetçilerin verdiği sözler üzerine
Kim olursa olsun siyasi egemenliği elinde bulunduran kişinin verdiği sözlere yada iyilerin ve kötülerin dillerinde dolaşan genel ve muğlak ifadeleri kullanarak dini, takvayı, hakkı, şerefi, adaleti, kamu yararını, bunlara benzer değerleri gözeteceğine dair yaptığı yeminlere güvenilmez. Gerçekte bu tür yemin ve vaatler, kapalı ve boş laflardan ibarettir. Suç işleyenin her zaman bir bahanesi vardır çünkü... İkelerden sapıp keyfi davranmak, gücün doğasında vardır. Ve güç ancak başka bir güçle dengelenebilir.
KevâkibîKitabı okudu
“Allah yöneticilere emanetleri ehline vermeyi ve adaletle hükmetmeyi emredince, insanlara da onlara itaat etmeyi ve onların kararlarına uymayı emretmiştir. Burada 'sizden olan emir sahipleri" kavramıyla kastedilenler, hak idarecilerdir. Çünkü zalim yöneticiler, Allah ve rasulünün beri olduğu kişilerdir. Dolayısıyla itaatin zorunluluğu konusunda onların Allah ve rasulü ile birlikte zikredilmesi düşünülemez. Allah ve rasulü ile birlikte anılabilecek yöneticiler, ancak râşid halifeler ve onları en iyi şekilde takip edenlerin yaptıkları gibi, adaleti önceleme, hakkı tercih etme ve bunları emedip bunların zıtlarını yasaklama hususunda Allah ve rasulüne muvafık olan yöneticilerdir. (...) Allah yöneticilere önce emanetleri yerine getirmeyi ve adaletle hükmetmeyi, sonra da bir sorunla karşılaştıklarında Kur'ân w sünnete müracaat etmeyi emretmiş ve yöneticilere itaat etmeyi de şüpheye yer bırakmayacak bir kesinlikte bu emirleriyle birleştirmiş iken, zalim yöneticilere itaat etmek gibi bir bağlayıcılık nasıl söz konusu olabilir? Çünkü zalim yöneticiler ne emaneti yerine getirirler ne adaletle hükmederler ne de sorunların çözümü için Kur'ân ve sünnete müracaat ederler. Onlar ancak arzularına tabi olur, arzuları nasıl isterse öyle yönetirler. Onlar Allah ve rasulü nezdindeki 'emir sahipleri'nin niteliklerinden sıyrılmışlardır. Onlar ancak 'zorba hırsızlar' diye anılmaya layıktırlar.
ZemahşerîKitabı okudu
271 öğeden 181 ile 190 arasındakiler gösteriliyor.