Muhammed El Hudari Sözleri ve Alıntıları
Muhammed El Hudari sözleri ve alıntılarını, Muhammed El Hudari kitap alıntılarını, Muhammed El Hudari en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Allah Teâlâ Âl-i İmran suresinde şöyle buyuruyor:
"Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mâbet), Mekke'deki (Kâbe)'dir. Orada apaçık nişâneler, (ayırca) İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Yoluna gücü yetenlerin o evi haccetmesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnidir."⁵
Sayfa 35 - Nida Yayınları
Sadık ve yegâne güvenilir Allah Teâlâ onun Tevrat'taki sıfatlarını bizlere şu şekilde haber veriyor: Seçilmiş olan kulum Ahmed, Mekke'de doğacak Medine'ye hicret edecek. Onun ümmeti bollukta da darlıkta da Allah'a hamd ederler.
Sayfa 42Kitabı okudu
Sen ne güzel bir dinsin İSLAM
İslâm, o kişinin (sonradan müslüman olan kişi) önceki yaşantısını yok sayar ve onu bundan sorumlu tutmaz.
Sayfa 164 - Nida yayıncılıkKitabı okudu
Ancak alimler Peygamber Efendimizin nesep itibariyle Arapların atası Hz. İbrahim'e (a.s) kadar dayandığı konusunda ittifak etmişlerdir. Bu nesep gördüğünüz gibi çok şerefli bir neseptir. Tertemiz atalar ve tertemiz annelere dayalı bir nesep...
Sayfa 21 - Nida yayınları, 7 baskıKitabı okudu
Nitekim, Bizans kralı Heraklious, Hz. Muhammed hakkında Ebu Sufyan'a şöyle dedi: "Peygamberliğinden önce onu yalancılıkla suçluyor muydunuz?"
Ebu Sufyan, "Hayır" dedi. Heraklious, "İnsanlara yalan söylemeyen birisinin Allah adına yalan söylemesi söz konusu olamaz."
Sayfa 34 - Nida yayınları, 7 baskıKitabı okudu
Bir peygamber bile olsan birini seviyorsun....
Resûlullah (s.a.v) hayat arkadaşı Hz. Hatice'nin vefatına çok üzüldü. Çünkü, Hatice onu çok sever üzerine şefkatle titrerdi.
Sayfa 110 - Nida yayıncılıkKitabı okudu
"Yaratan'a mâsiyet olan hususlarda yaratılana itaat yoktur"*
Sayfa 367 - Nida yayıncılıkKitabı okudu
İşte MEDENİYET
Mekke'den Medine'ye hicret eden Muhacir Müslümanlar da Medine'ye geldiklerinde büyük bir ilgi odağı haline geldiler. Ensår onları evlerine misafir etmek için birbirleriyle yarışıyorlardı. Muhacirleri misafir etmek için, Ensår kendi aralarında kur'a bile çekmişlerdi
Sayfa 146 - Nida yayıncılıkKitabı okudu
Talibim
"Ya Rabbi! Senin gazabın ve öfken bana gelmeden önce beni kurtar. Sen benden razı olana kadar ben senin rızana tabiyim."
Sayfa 114 - Nida yayıncılıkKitabı okudu
Sen neler çektin ey Rasul biz de küçücük şeyleri dert ediyoruz.
Ebu Talib vefat edince müşrikler, himayesiz kalan Resûlullah'a daha çok eziyet etmeye başladılar. Yolda yürürken başına toprak saçıyor, namaz kıldığı sırada üzerine koyun pisliği atıyorlardı.
Sayfa 112 - Nida yayıncılıkKitabı okudu
ne mutlu sizlere
....Ama bütün bu eziyetler, onlara tatlı geliyordu. Allah rızası sözkonusu olduktan sonra onları hiç kimse dinlerinden geri çeviremeyecekti. Çünkü Allah Teâlâ, emrini onlar aracılığıyla tamamlayacaktı. İslâm dinini benimsemiş müstaz'af bir durumdayken yeryüzünün hâkimi haline gelmişlerdi:
Sayfa 83 - Nida yayıncılıkKitabı okudu
Hz. Muhammed (s.a.v) putlar adına kesilen kurbanların etinden kesinlikle yemedi. Toplum içerisinde son derece yaygın olmasına rağmen içkiyi kendine yasaklamıştı. İşte bütün bu üstün nitelikler, Allah Teâlâ'nın, vahyini almaya hazırlıklı hale gelmeleri için bütün peygamberlerini kendisiyle bezediği üstün sıfatlardandır. Onlar, peygamberlikten önce de sonra da kötülüklerden korunmuşlardır. Ancak, Peygamberlikten sonra kendi kavimleri için önder olsunlar diye önce kendilerine verilecek olan bu önemli göreve hazır hâle getirlirler. Allah'ın salât ve selâmı onların üstüne olsun.
Sayfa 42 - Nida yayıncılıkKitabı okudu
Hiç şüphe yok ki, münafıkların Müslümanlara verdiğ zarar, kafirlerin verdiği zarardan kat kat fazlaydı. Çünk münafıklar, Müslümanların arasına girip onların sırlarnı öğreniyor ve bu sırları Yahudi ve diğer düşmanlarına ulaştırıyorlardı. Nitekim bu gerçek birçok kez kanıtlanmıştır
Sayfa 158 - Nida yayıncılıkKitabı okudu
İlk Müslümanlardan olan Abdurrahman b. Avf'ın, cahiliyedeki ismi, Abdu Amr'dı. Müslüman olduktan sonra Allah Resûlü (s.a.v) Abdurrahman ismini vermişti.
Sayfa 63 - Nida yayıncılıkKitabı okudu
onun (S.a.v) doğumunu Abdurrahman b. Avf'in annesi eş-Şifa yapmıştı.
Sayfa 25 - Nida yayıncılıkKitabı okudu