Bâl açıp uç der isen der üştürem
Yük götür dersen döner der târiem
Eğer devekuşuna uç dersen lisân-ı hâl ile "Deveyim." der ve "Uçmak devenin şânından değildir." diye cevap verir. Eğer yük koymak istersen "Kuşum." der. Sonuç itibariyle devekuşu ne uçmağa yarar ne yük çekmeye yaramadığı gibi nefs-i emmâre de Hakk'ın yolunda bir şeye yaramaz.
Kim ki kendü aybına nâzır ola
Kendünün ıslâhına kâdir ola
Herk im kendi ayıbını görürse onun ruhunda bir kuvvet ortaya çıkar. Nitekim "Kişi noksanını bilmek gibi irfân olmaz." denmiştir.
Kur'an'ın konuya yaklaşımını doğru anlamak için öncelikle
iki hususa dikkat etmek gerekir. Bunlardan ilki yukarıda kısa
değindiğimiz meselenin özünün ve Kur'an'ın tarihi arka planın,
iyi kavranmasıdır. Bütün düşünce tarihi boyunca olduğu gibi
Kur'an'ın hitap ettiği insanlar için de asıl sorun, insan hayatın
kendi irâdesi dışında gerçekleşen
Erdoğan Aydın'ın İslam'ın ortaya çıkışına ilişkin yorumu ise, dini tamamen sosyo-ekonomik bir olgu olarak değerlendiren Marksist görüş çerçevesinde bir yaklaşımdır. Kaldı ki, bu yoruma kaynaklık eden, "İslam'ın, Ortadoğu'da egemen üretim ilişkilerine muhalif olmadığı, kölelik dahil sömürü ilişkilerini kutsadığı" şeklindeki iddiası da gerçeği yansıtmaktan çok, Marksist tarih anlayışının bir handikapını örneklemektedir. Şöyle ki, Marksistler İslam tarihiyle ilgili olayları kendi bağlamında anlayıp değerlendirmek yerine, olup biteni Hristiyanlığın tarihi tecrübesinden hareketle ve Marksist teoride dine biçtikleri şablona göre genelleyerek subjektif olarak değerlendirmişlerdir. Şu kadarını belirtelim ki, gerek tarihi kaynaklara gerekse Kur'an'a bakıldığında Mekkelilerin, diğer dini inançlara müsamahalı tavırlarına karşın, İslam'a yönelik sertliklerinin asıl sebebinini, İslam'ın egemen üretim ilişkilerini, egemen azınlığın çıkarlarını tehdit edeceğini fark etmeleri olduğu görülür. Güç ve iktidar sahiplerinin bu tepkilerine karşın, İslam'ı öncelikle yoksul, mazlum ve kölelerin sahiplenmesi de bunun göstergesidir.
Kitap Turan Dursun'un iddialarına cevap veriyor. Bazı noktaları gerçekten çok güzel açıklıyor fakat ama bazı kısımlar tam bir rezalet. Ama yine de okunur güzel akıcılığı yerinde.
Hangi Din?Muhammet Altaytaş · Eylül Yayınları · 20013 okunma
Günümüzde islam'a yönetilen eleştiriler bağlamında Din Bu, Gerçek Din Bu, islamiyet Gerçeği gibi isimlerle yayınlanan kitaplarda birbirinden farklı kimi din tasavvurları ortaya konuldu. Bunun sonucunda ister istemez Hangi Din sorusu gündeme geliyor. Öte yandan en genel anlamıyla dinin "kabul edilen ve bağlanılan değerleri sistemi", "yaşam felsefesi/tarzı" olduğu esas alındığında her insanın kendine ait bir dini olduğunu, dolayısıyla bu anlamda dinsizliğin mümkün olmadığını söylemek yanlış olmayacaktır. Öyleyse insan açısından temel sorunun "din" değil, Hangi Din sorusu olduğu kendiliğinden ortaya çıkar.
Hangi Din?Muhammet Altaytaş · Eylül Yayınları · 20013 okunma