Ismim bir harfi bile geçmiyor, eminim. Hiç var olmamışım gibi, hiç tanımamışlar gibi beni, hiç yapmamışım gibi yaptıklarımı, öyle yaşıyorlar, akıllarına geliyorum ama dillerine hiç düşmüyorum, o kadar kıymetsizin ki dillerine bile düşmüyorum.
Kavga eder, öldürür, zarar verir, birbirine masa sandalye atar, sapar yani. Allah da der ki sapma, insan ol. Ben sana bir cevher verdim, sana üfledim. Daha taşa değil de sana üfledim. Bil diye, bilmenin tadına var diye, iyi ol diye yaptım.
Öyle yaralar vardır ki oluştuğu an fark edemeyiz, dönüp hayatımızı incelememiz gerekir. Biz bir takım varsayımlarda bulunsak da gerçek ancak onunla karşılaştığımızda gerçektir. Öyle de yaralar vardır ki dinlenilmemiş bir baba sözü, kendisine güvenilmemiş bir evlat gibidir. İnsanlar, günümüzde kendi yüzüne bakmak için artık aynadan çok telefon ekranını dolayısıyla da selfiyi kullanıyor. Çokça poz verilen ve çokça çekilen fotoğraflarda insan ne arıyor? Yazarımız tam da bunu soruyor hem de dertli bir babanın dilinden..