Anlaşılmaz, erişilmez bir bulutun arkasına saklanıyordu, ya da öyle sanıyordu. Kendini saklıyordu, ya da öyle sanıyordu. Kendini saklıyordu, ama varolduğunu gösteren bir işaret sızmıyordu dışarı. Canına kıydı: Açılmadan, geldiği gibi göçtü.
Geçmişi şimdiye adepte etmek, geleceği yönlendirmek için yalnızca. Biraz da ele avuca sığmayan, yine de bir türlü terk edilmeyen şimdi'yi yaşamak için.
"Zaman çok esnek benim için, belki herkes için böyle, ama kimse bunu fark etmiyor, belki de zamanın kendini açtığı anlar, onlar için ürkütücü oluyor. Zamanı doldurmayı, dile kayarsak zamanı "öldürmeyi" seviyoruz; boş kalmaktan da hiç haz etmiyoruz."