20 eylül 1969 Sorgun Yozgat doğumlu.
Ankara Yıkdırım Beyazıt İlkokulu, Aydınlık evler Tıcaret Lisesi Mezunu, Eskişehir Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesinde Sağlık Kurumları İşletmeciliği bölümünde okudu. Özel bir saglık kuruluşunda finans yöneticisi olarak görev yaptı.
İlk Şiiri Yozgat’ta çıkan ileri gazetesinde yer aldı. Ankara da ostim radyo tv 2 de Türkiye Polis Radyosunda ve çeşitli radyolarda şiir programları hazırlayıp sundu. Şiir çalışmalarının. yanı sıra resim tiyatro ve sinema ile ilgilendi. Dünya genç yazarlar birliği(2001) Anasam (2001) ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığından (2001) çeşitli ödüller aldı. Anasam Üyesidir.
Bir tren garında
Ömrüm rayların arasında,
Gidip geliyorum akşam sabah,
Bu kadar acıtmamalıydı,
Belki de,
Yıkmamalıydı aşk bu kadar..
Belki de, yormamalıydı,
Yaşananlar,
Cismimizi yakmamalıydı..
Belki de..
ANKARA..
Güzel anam anlarım, tabiplerde yok çare,
Yüreğinde amansız, içinde bin bir yara..
Yaşar mıyım ben sensiz?.. Nefes al yaşa anam, Bırakıp gitmeyesin, ihtiyacım var anam..
İçimde için için, yanan nefessin anam,
Gidersen üşürüm ben, donar ölürüm anam..
Üşüyorum anne..
Saç sakal bir birbirine karıştı
Bir göz odada.
Üstüm al açık kalmış anne
Rüyamda yine seni gördüm
Yanaklarımı seviyor
Saçlarımı okşuyordun
Aklım yine şaştı
Yalnızım
Biliyorsun değil mi anne?
Yalnızım..
Babamdan öğrendim,
Böyle bildim,
Ağladı kalbim,
Gülmedi yüzüm,
Ne utandım bundan,
Ne de yerindim,
Şimdi sofrada,
Çorak aş mıyım ben?..
İnsanım dokun bak,
İşte etim kemiğim,
Bir sözünle kanan..
Ben mahcup sevdamız için değil
Yıllar sonra tesadüf karşılaştığımızda
İki yabancı bile olamadığımıza ağladım
Genç yaşımda seni kaybettiğim için değil
Aşk öykümüzle yaşlanamadığımız için ağladım
Sende nasıl seversen sev diyişine değil
Ellerimi uzattığımda boşluk da kalışına ağladım
Gece susmasını bilseydi ben hiç konuşur muydum
Yaralarım azmasaydı hatıralarım canlanmasaydı ve senin bir selamın gelseydi ben hiç çıldırır mıydım
Duvarlar üstüme üstüme geliyor yazdığım her sözcük kalbimden hesap soruyor
Hiçbir savunma biçimi gecenin görkemli saltanatını mum kadar aydınlatamıyor
Ve ben siyaha koşuyorum ama siyah konuşmuyor
Unutulmuş bir sokağın gece lambası bile değilim
Sokak köpeklerinin ulumaları iliklerime geçiyor
Korkmak
Yok hayır
Değil korkmak bu bu sadece yangının siyaha geçmesi siyahın yangına sönmesi
İçinde hiçbir umut barındırmayan bir adamın üzgün bestesi
Sahibi olamadığım yıllarımın boynunda tasmalar ki tutsak eder sen gittikten sonra da beni
Bir adım dahi kıpırdayamam ve camlar kırılır faili kaçak kalanı kör ışıklarda masum ben
Ama o işte masum ben şimdi parmaklıklar ardında
Haksızlık sonuna kadar ömrümü demliyor
Ömrüm ki sana mahkum sana tutsak bir sana bir iki sözüne muhtaç
Aşıklar düşüyor bu şehirde birer ikişer ve her akşam ve her sabah aşıklar ölüyor bu şehirde
Elimden bir şey gelmiyor
Tutunamıyorum ne kendime ne kendimi geçen gölgeme yaslanamıyorum
Ölümler bir sabah bir akşam beklemiyor bu şehirde
Umutlar sen gittiğinden beri küs kalmışlar öyle ki
Yalvarsan yakarsan boş öyle ki umutlar düş olmuşlar uyurgezer bedenime
Ve her defasında bir uçurumun kenarındayım düşmekteyim her defasında
Tutarsınlara kurduğum beklemelerim umutlarımı küs saymışlar
Dedim ya gece susmasını bilseydi ben hiç konuşur muydum
Murat İnce'nin 2003 basımı, dördüncü eseri olan "Bir Sevda ki..." kitabını yanlış hatırlamıyorsam 2006 yılında satın almıştım. O zaman üstün körü okumuştum. Altını çizdiğim dizeler, yıldız atıp işaretleme yaptığım satırlar hâlâ yıpranmamış. Yazarın kendisi çok popüler olmasa da kitaplarının bu kadar az okunmasını bu uygulamada
Yazarın ilk göz ağrısı eserlerinden biri "Ankara".. Kitabın giriş sayfasında yine görüşlerine önem verdiği Edebiyat Öğretmeni Ömer Bilgin'in nâif yazısını koymuş. Ben çok mutlu oldum aralarındaki bağı koparmamış öğretmeniyle Murat İnce. Belki de onu yazarlığa iten, yeteneğini geliştirip ona arka çıkan en büyük destekçisiydi
Şiir okumak ince ruhlu insanların yaptığı bir tavırdır.
Zorluklara karşı bir isyandır bazı zamanlarda.
Murat İnce'nin satırlarını okurken bu tavrı hissediyorsunuz çoğu zaman.
SöylediklerimMurat İnce · Yeni Sahra Yayınları · 20115 okunma