İstanbul Üniversitesinde siyasal düşünceler doçenti olarak çalışıyor. Sokaklarda fotoğraf çekmeyi, müziği ve hayvanları seviyor. Demokrasi teorisi, sosyal ve siyasal teori, siyaset psikolojisi, psikanalitik sosyoloji, Türkiye'nin toplumsal ve kültürel yapısı başlıca akademik ilgi alanları.
Oysa ruh hastalarından da öğrenilecek pek çok şey var. Ruhsal hastalıkları bu baskın bakış açısı, bu konudaki ilerlemelerin önündeki en önemli engel gibi görünüyor. Belki bazı ruh hastalığı deneyimleri, insan hayatının bazı yönlerine veya boyutlarına "dalmaktan" veya saplanıp kalmaktan ileri geliyor. Örneğin şizofreni gibi bazı ruh hastalığı deneyimleri, bize insan hayatının kaçınılmaz ilişkisel boyutuna ilişkin bazı öngörülerde bulunma fırsatı ve şansı verebilir. Keza insan hayatının ahlaki boyutunu, vurgulanmış biçimleri ile belki de en iyi ancak içlerinde paranoya ve depresyonun da bulunduğu bazı ruh hastalıkları deneyimlerinde anlayabiliriz. İnsan hayatındaki kötülüğü yalıtarak betimlemekte hangi normal sıradan kişi sıradan bir borderline veya paranoid kadar başarılı olabilir?
İçsel bir otoritenin yardımıyla düzenlenmeyen psişik yapılara sahip olan bireyler, içlerindeki kaosu, tüm güçlü bir dışsal otoritenin mevcudiyeti ile dindirmek istiyorlar.
Hassas/duyarlı insanların sert tepkileri kırılganlıklarından değil, yüksek çözünürlüklü algılarıyla, en ufak bir hoyrat ve umursamaz, agresif ve diğerini değersizleştirmeci tavrı da yakaladıkları için. Bu kaba tavırlarını, düşük çözünürlüklü sahipleri bile algılamıyor olabilir.
Tr'de erkek bilinçdışı yenilgiyi tanımıyor. Bu aileci toplumda annesinin temel duygusal ilişkisini kendisiyle kurduğu erkek çocuk ona "baban senin dünyaya gelmen için araçtı" mesajı veren annesinin devreye girmesiyle, babası karşısında sınanmamış bir zafer duygusu hissediyor çünkü.
Böylece annesinin yegane sevgi nesnesi olduğunu
Ya kendine tamamen yeten (entity) ya da başkalarına tabi ve tâli birisin diye düşünmenin muhtemel sonucu bu, tek başına olmak. Oysa özerklik kimsesizlik demek değil. Başkalarına tabi olmadan onlarla birlikte olmak mümkün ve daha insani.
İlişkisel özerkliğe Fransızız!
"Önce kendini sev", "önce kendini sevmeyen başkasını
Psikoloji, Psikiyatri, Psikanaliz, Sosyoloji, Siyaset Bilimi vb sosyal siyasal bilimler disiplinlerinin toplu bir Türkiye’yi anlama/anlamlandırma çalışmasında ustalıkla kullanıldığı bir kitap.
Gerçek bir emek ürünü. Entellektüel kapasitenin yazına dönüştürülmüş hali.
Etkileyici!
Kitabı nasıl yorumlamalıyım bilemiyorum. Bu konuya, Paranoid , biraz uzak olmam dolayısıyla belki de kitaptan çok fazla şey alamadım. Okurken kendimi okumanın dışında başka şeyleri düşünürken buldum. Kendimi kitaba verdiğim zamanlarda oldu tabiki. Kitabı bitirirken düşündüğüm tek şey ise bu kitabı daha sonra tekrar okuyacağım oldu. O zaman tam olarak bir yorum yapabileceğimi düşünüyorum çünkü bu konuyla ilgili daha fazla araştırma yapıp okumam gerektiğini düşünüyorum.
Ama bu konuya ilgisi olan biri için içinde sizi tatmin edecek kadar bilginin olduğunu söyleyebilirim gönül rahatlığıyla. Yine yazarımızın ellerine sağlık, anlattığı konuyla ilgili düşüncelerini destekleyici bilgileri içinde barındırmış.