Murat Yılmazyıldırım

Murat YılmazyıldırımSerbest Vezin Sembolik Şizofreni yazarı
Yazar
8.4/10
6 Kişi
9
Okunma
15
Beğeni
2.994
Görüntülenme

Murat Yılmazyıldırım Sözleri ve Alıntıları

Murat Yılmazyıldırım sözleri ve alıntılarını, Murat Yılmazyıldırım kitap alıntılarını, Murat Yılmazyıldırım en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Bir gün bu düş gerçek olacak..!”
Derin bir nefes aldı ve son harflerin oluşturduğu sözcükleri izledi ardından. "Tanıdığım ruhu en soylu kadınsın sen Düşler Kraliçem. Sevgim sonsuz bir şarkıdır adına yazılan... Sonsuz bir şarkıdır adına yazılan... Bir şarkıdır adına yazılan... Şarkıdır adına yazılan... Adına yazılan... Yazılan..." Kaldırdı gözlerindeki siyah düş perdesini ve kulaklarında yankılanan sesini duyuyordu şimdi karşılık veren mitolojik âşığın... Hatırladı ve kalbinin pembe dudaklarında bir gülümseme hissetti. "Masallar aşkım. Bugün gözyaşlarım hiç kurumayacak sanırım. Çok zor kokular dünyasında sensiz olmak ve onu sensiz solumak. Bunu anlatamam ne bir ölüye ne de bir canlıya. Tann'nın birazcıkta olsa sevgili kullarıysak, bir gün bizi de görür ve mutlu olmamiz için bir şeyler yapar kutsal ışıklar adına. Seni çok seviyorum mavi düşüm ve mavilikler prensim. Bir gün bu düş gerçek olacak. Biliyorum alıp götürecek bizi mavi sevişmelere. En büyük umudum budur artık bundan böyle...
Sayfa 306Kitabı okudu
“mitolojik aşk hikâyesi..”
Çok eski bir mitolojik aşk hikâyesinden aklında kalan dizeleri geçirdi kirpiklerinden uzayan siyah perdeden. "Bu dünyada var olduğum sürece, yokluğunda ve varlığında yaşama nedenim olacaksin. Eğer yazgım, sensiz bir hayatı yaşamayı zorunlu kılacaksa bana, yine de yokluğunla sevişeceğim hep, bu fani ve cani dünyadaki zamanım doluncaya kadar. Tanrı çektiğin bütün acıları bana yollasın çİçekler aşkım. Çünkü kıyamam ve dayanamam koparip akittığın gözyaşlarına...Tanrı çektiğin acıları bana yollasın çiçekler aşkım ve kalbindeki hüzün kapılarını kapasın umut rüzgârlarıyla. Sen benim mavi dünyamda açan düşler bahçem oldun. Gurbet şarkıları akıtsa ve akıtacaksa bile hep dilim, her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olacak birbirimize imgeler meleġim..." Yutkundu...
Sayfa 305Kitabı okudu
Reklam
Sonsuz resimlerde yaşanan yol alışların altı çizili kahramanları görevleri tamamlandığında uyuyan zamanın donmasına ve bedenlerin her atlayışta geçmişin yanıltan izlerinden uzak kalmasına yardımcı oluyorlardı.
Sayfa 263Kitabı okudu
“Orkide Prenses Gözlerini Kapadı..”
Orkide Prenses güzel yüzün ardındaki çirkin ve kötü yüzü görebiliyordu. Karşısında duranın, insanların mutluluk ve aşk resimleri arasında doyumsuz manzaralar yaşamasını kıskanan bir büyücü olduğunun farkındaydı. Çünkü Tanrı ona görebilme ve kalp okuyabilme gücü vermişti. Yalnız, bir tehlike vardı Orkide Prenses için. Karşı geldiğinde gözleri önünde duran çirkin yüz, ak bedenini simsiyah bir renge dönüştürüp hayatının sonuna kadar karanlığa mahkům edebilirdi. Sonsuz geceler içinde onu besinsiz` bırakabilirdi gün ışığından uzak tutarak. Ama ne fark ederdi ki ölümün hüzünlü yüzüne bulaşmış soluğun böylesi. Onunla yaşamak, dünyayı kesik kesik solumak ve bedenini zehir bataklıklarında uyutup uyandıracak yezidin boynuzlarını kuşanmış ölümden farksız olacaktı. Gözlerini kapadı.....
Sayfa 305Kitabı okudu
"Giz... Giz... Giz..."
Orkide Prenses geçmişte yaşadığına inandığı bir aşkın masal görünümlü yansimasını duymuştu kalbinin derinliklerinde ve düş boyalarıyla boyanmış evinde dalıp gitmişti hem çok eski hem de ellenmemiş bir maviyi ayaklarının ucuna getirecek olan zamanın sedirlerine... Yazgının kirlenmiş taraftaki gözlerine baktı uzun uzun. Diline korkusuz sözcükler göndererek, çirkin ve kötü yüzlü adalete ne bedenini ne de ruhunu teslim etmeyeceğini söyledi. Birdenbire kararmaya ve soğumaya başlamıştı gökyüzü. Karardı... Soğudu... Daha çok karardı... Daha çok soğudu. Göğün yırtmaçlarından düşen buzullar saplanıyordu verimli topraklara ve onu yakıp kavuruyordu beyaz yangınlarla. Şeytan urganlarıyla asılmış yeryüzünün sevgiler doğuran destansı âşıkları aşklarıyla beraber ölüm gelinliği giymiş kanyonlara çekiliyordu sırayla... Ay ve güneş aşkları kadar derin ve sonsuzluğa yelken açmış sevgiler sunağındaki o muhteşem buluşmanın etkisiyle çoğalan sevişmelerin mavi okyanusunda yaşayan yeni sevgililer, hüzünlü bir ayrılığa doğru kayıp gidiyordu olup bitenlere anlam veremeden. Ay ve güneş... Güneş ve ay... Aygüneși... Güneşayı... Çok eski bir hikâyenin geri dönen zamanları gibi duruyordu tüm çıplaklığıyla bu masum dünya masalının acıyan toprağında.
Sayfa 307Kitabı okudu
Reklam
“Sis dağılacaktı”
Sonsuz resimlerde yaşanan yol alışların alti çizili kahramanları görevleri tamamlandiginda uyuyan zamanın donmasına ve bedenlerin her atlayışta geçmişin yanıltan izlerinden uzak kalmasına yardimcı oluyorlardı. “İnsan hem kendini hem de çok uzak zamanlarda yaşamış farklı boyutlardaki gölgeler gezegeninde gezinen bedensel izlerini yakından tanıyordu.” Hem kendisi olanı hem de olmayanın içindeki varlığın kalbindeki saraya seçilmiş yüzüyle karşılaşıyordu.
Sayfa 263Kitabı okudu
“Yalnızca beyaz bir duvar”
Yürüdü, yürüdü. Uyudu yürürken. Uyandı ve yeniden uyudu. Artik düş görmüyordu. “Düş yaşamin içindeydi.” Gerçek hazine gizin giz olmaktan çıkmasiyla mümkün olabilirdi ancak. Sonra sicak esen bir yel geldi. Terlemiş bedenine sürtundü. Gezindi... Gezindi. Oval bir çizginin siyahıyla örtüştü yorgunlugunda çogalan goç etmiş resimler. Küçüldü. Küçüldü ve degişimin ertelenmemiş firtinalarıyla sûrüklendi çamur su bataklikların içine. Batti ve çıkti. Bulandı ve bulaşti varoluş zamanlarının dizginlenmiş ölümsüz inine.
Sayfa 264Kitabı okudu
Geçişler ve gidip gelişler..
Tann'nın bizlere armağan ettiği hayatı birbirinden farkli dünyalarda yaşadık hep ve kendimizi tanımayı öğrendik zamanla. An geldi kalplerimizdeki gizli hazinenin yörüngelerinde uzun yolculuklar yaptık. Bölümlere ayrılmış yüce yaşamın yeni yeni parçaları olarak dünyaya yollandik yeniden. Sevginin ve aşkın büyülü melodileriyle birleştirdik dilimizi. Seviştik onunla yosunlarla sevişir gibi. Içimizde ve dişmizda duran varlıklarımızın ışığında yollar kat ettik. Denizlere ulaştık. Renkten renge geçtik. Uyuduk. Uyandık. Sekil değiştirdik. Ölümü ve yaşamı kabullendik. Hayatın kolay tarafinı değil zor tarafinı seçtik ve bu yönde yürüdük görünmeyene. Görünene yeni giysiler sunduk. Güzelleştirdik onu. Seçtik ve seçildik düşler coğrafyasında. Mavi okyanuslarda dinlendik ve dinlendirdik savaşan yanımızı barışın hoşgörülü gülümseyişiyle. Yaşamdan yaşama geçtik. Öldük ve yeniden dirildik. Günün birinde yine öldük. Sonra günaydın dedik dünyaya. Sonra hosça kal. Serüvenler ormanında doganın büyülü güzelliyle seviştik defalarca. Arzulamasını öğrendik. Sonra arzuyu yenmeyi ve köreltmeyi. Çirkini güzelden ayımayI. Günahın azametli iktidarını gözledik kirli yüzlerde. Beyaza boyadık katil resimleri. Yeniden doğduk. Yaşamı yaşadıkça öğrendik ve Öğrettik herkese. Kırmızırnın gücünü hissettik bedenlerimizde. Sonra o noktada gözlerimizi kapatip siyahin karanılık boyasıyla yıkandık yeni bir sabaha kadar ve yeniden seçilene kadar. Ben, sen, o. biz. benler. senler, onlar, bizler olduk. Oldukça daha çok doğduk ve şekil verdik şekilsiz görünümlü zaman aynasına,"
Sayfa 288Kitabı okudu
“ mutlak “
Başının üstünde öylece asıl kalmıştı gözyaşı damlaları. Biri sarıya, digeri beyaza çalandı. Boşlukta ağır çekimli bir film makinesi gibi, yavaş, sessiz ve titreşerek Yaşlı Adam'ın bedenine düştüler. Biri kalbindeki al ateşe saplandı. Diğeri de alnındaki ak ışığa. Gül kokuyordu nefesi. Gözlerini açtı; ta yukarılara baktı. Her şeyi görüyordu orada. Geçmişini ve geleceğini... Ezelini ve ecelini. Aşkın imtiyazsız hançerini. Nefretin yalancı ihanetini. Düşmanın boyun eğişini. Tapınmanın adaletini. Ve sevginin mutlak zaferini...
Sayfa 280Kitabı okudu
Reklam
Ölümsüz,ünsüz ve ödülsüz.
Zaman yokuşu bir Düş Kuşu’nun cömert bir kahramana gizin sorularını okuyuşuydu.Her sunulan deyiş,yolu dikleştiren bir bekleyişti ama dikleştirdikçede bilmeceyi çözen ve insanı kendisine götürendi.Ve yanıtını sevişen sevgililere öğretendi.
Sayfa 278Kitabı okudu
“… Beni al uykumdan ; balık kokan kumsallara batır… Beni al uykumdan ! meltemi dudaklarımdan”
Spiral bir bağın kalın ipliklerinden boşanmış güçlü ve tatlı bir kendinden geçişi yaratan ilahi süzülüş, karanlık kılıklı ve soğuk bakışlı bütün cinayetlerin sorumlusu olan hain yezidi büyük bir ses kalkanıyla karşılıyordu savaşın son bulacağı yerde. Giz... Giz... Giz... Her şeyi kuşatan giz... Döküyordu artık solgun ve kırık zaman resimlerinin durduğu soyulmuş dünyaya, kalpler bahçesinde ölümsüz çiçekler yaratan düş şekerlerini..
Sayfa 308 - beyaz balina yayınlarıKitabı okudu
Sakıncalı bir düş benimkisi. Gerçek ötesi bir romanımdan alıp getirdiğim.
44 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.