1993 senesinde Murat Çelik ile Düş Sokağı Sakinleri grubunu kurmuş ve bir çok albüm ve konsere birlikte imza atmışlardır.
Daha sonra Murat Çelik müziği bıraktığını belirtmiş ve Murat Yılmazyıldırım yoluna tek olarak devam etmiştir.
Murat Çelik tekrar müziğe döndüğünü ve yeniden birlikte devam etmek istediğini söylesede Murat Yılmazyıldırım kabul etmemiştir. En son 2015 yılında Düş Öncesi isimli albüm ile müzik yaşantısına devam eden Murat Yılmazyıldırım 1964 İstanbul doğumludur. Babası Avukat’tır ancak Türk Sanat Müziği aşığı olduğu için müzik ile iç içe büyümüştür.
80’li yıllarda klasik gitar ile müziğe başlamış ve sonrasında kendi bestelerini yapmıştır.
Derin bir nefes aldı ve son harflerin oluşturduğu sözcükleri izledi ardından. "Tanıdığım ruhu en soylu kadınsın sen Düşler Kraliçem. Sevgim sonsuz bir şarkıdır adına yazılan... Sonsuz bir şarkıdır adına yazılan... Bir şarkıdır adına yazılan... Şarkıdır adına yazılan... Adına yazılan... Yazılan..." Kaldırdı gözlerindeki siyah düş perdesini ve kulaklarında yankılanan sesini duyuyordu şimdi karşılık veren mitolojik âşığın... Hatırladı ve kalbinin pembe dudaklarında bir gülümseme hissetti. "Masallar aşkım. Bugün gözyaşlarım hiç kurumayacak sanırım. Çok zor kokular dünyasında sensiz olmak ve onu sensiz solumak. Bunu anlatamam ne bir ölüye ne de bir canlıya. Tann'nın birazcıkta olsa sevgili kullarıysak, bir gün bizi de görür ve mutlu olmamiz için bir şeyler yapar kutsal ışıklar adına. Seni çok seviyorum mavi düşüm ve mavilikler prensim. Bir gün bu düş gerçek olacak. Biliyorum alıp götürecek bizi mavi sevişmelere. En büyük umudum budur artık bundan böyle...
Çok eski bir mitolojik aşk hikâyesinden aklında kalan dizeleri geçirdi kirpiklerinden uzayan siyah perdeden. "Bu dünyada var olduğum sürece, yokluğunda ve varlığında yaşama nedenim olacaksin. Eğer yazgım, sensiz bir hayatı yaşamayı zorunlu kılacaksa bana, yine de yokluğunla sevişeceğim hep, bu fani ve cani dünyadaki zamanım doluncaya kadar. Tanrı çektiğin bütün acıları bana yollasın çİçekler aşkım. Çünkü kıyamam ve dayanamam koparip akittığın gözyaşlarına...Tanrı çektiğin acıları bana yollasın çiçekler aşkım ve kalbindeki hüzün kapılarını kapasın umut rüzgârlarıyla. Sen benim mavi dünyamda açan düşler bahçem oldun. Gurbet şarkıları akıtsa ve akıtacaksa bile hep dilim, her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olacak birbirimize imgeler meleġim..." Yutkundu...
Sonsuz resimlerde yaşanan yol alışların altı çizili kahramanları görevleri tamamlandığında uyuyan zamanın donmasına ve bedenlerin her atlayışta geçmişin yanıltan izlerinden uzak kalmasına yardımcı oluyorlardı.
Orkide Prenses güzel yüzün ardındaki çirkin ve kötü yüzü görebiliyordu. Karşısında duranın, insanların mutluluk ve aşk resimleri arasında doyumsuz manzaralar yaşamasını kıskanan bir büyücü olduğunun farkındaydı. Çünkü Tanrı ona görebilme ve kalp okuyabilme gücü vermişti. Yalnız, bir tehlike vardı Orkide Prenses için. Karşı geldiğinde gözleri önünde duran çirkin yüz, ak bedenini simsiyah bir renge dönüştürüp hayatının sonuna kadar karanlığa mahkům edebilirdi. Sonsuz geceler içinde onu besinsiz` bırakabilirdi gün ışığından uzak tutarak. Ama ne fark ederdi ki ölümün hüzünlü yüzüne bulaşmış soluğun böylesi. Onunla yaşamak, dünyayı kesik kesik solumak ve bedenini zehir bataklıklarında uyutup uyandıracak yezidin boynuzlarını kuşanmış ölümden farksız olacaktı. Gözlerini kapadı.....