"Öyle bir halk meydana getirildi ki, kültürünü
bilmez fakat onu hemen aşağIlamaya kalkar; dinden
zerre kadar haberi yoktur, .fakat kötüler durur. Basit bir şiiri anlayamaz, fakat onu eleştirme k için dil
uzatır. Tarihini anlayamaz lanetlemeye hazırdır. öte yandan Avrupa'dan ithal edilen her
şeye karşı hayranlığını belirtecek kelimeler bulamaz. Evet, işte önce dininden ,kültüründen koparılmış sonra da bunların hepsini horlayan bir insan Meydana geldi.
Seküler düzenler, tamamen maneviyattan uzaklaşarak yozlaşmış, çürümüş nesiller üretti... Nitekim Allah'ın koyduğu adil nizam ve düzeni örtmek ve tasfiye etmek isteyenler seküler düzenler kurdular. Seküler düzen ve bu düzenin kurucularının Allah'ın varlığına inanmaları gerçeği maskeledi...
Yavuz Sultan Selim'e dünya haritası gösterildiği zaman"Dünya bir padişaha yetecek kadar geniş değilmiş," cevabını verecek kadar cihan hakimiyeti şuuruyla yoğurulmuş bir insandı.
Hicri takvim İslâm endeksli idi. Bu takvim değiştirilmeden Batılılaşma ve İslâm'dan kopma olamazdı. İşte Noel Bayramı dediğimiz Hristiyan bayramının ülkemizde bu kadar yaygınlaşmasının en önemli sebeplerinden biri 1925'te gerçekleşen takvim değişikliğidir.
İletişim teknisyeni Mcluhan ın şu müthiş tespiti çok yerindeydi:
"Teknolojiler yalnızca insanların kullandığı icatlar değildir, insanları yeniden icat eden araçlardır."
Kamera, eline geçen kişiye göre objektifliğini kaybedip zihinlere ateş etmek üzere bir silaha dönüşebilir. Bu sebeple Alman düşünür Martin Heidegger “Kamera izleyiciye yöneltilmiş bir silahtır.” der.
XIII. Yüzyıl da Haçlı Seferinde tam 95000 küçük çocuk, Papaların teşviki ile sefere iştirak ettirilmiş, bunların 40000'i Alp Dağlarını geçerken ölmüşler, geri kalan çocuklar Arap orduları tarafından esir alınmış, Müslüman olmuşlardır. Bugün Ortadoğu halkı içinde az da olsa görülen sarı saçlı, yeşil gözlü insanlar bu çocukların soyundandır.
Abdülhamid, Yıldız Saray'ına muhteşem bir güvenlik gücü kurdu. Böylece saldırı yapılması zorlaştı. Yıldız Sarayı arazisine tiyatro, müze, kütüphane, eczane, hamam, tamirhane, marangozhane, demirhane, kilithane gibi çeşitli binalar da yapılmıştı.
Sezai Karakoç ne diyor: "Bu nasıl bir savaştır? Topla, tüfekle, bombayla, molotof kokteyli ve füze, nükleer silah veya gazla yapılan savaş olmaktan önce ve öte bir ruh savaşıdır. Ruhlar arasında olan bir savaştır. Bu savaşlarda bedenlerden, maddi vucutlardan önce ruhlar, manevi vücutlar yani varoluşlar düşer, tutsak olur, yenilgiye uğrar. Bu bir zihniyet savaşıdır. Karayla akın savaşıdır. Bu bir hayat tarzı, dünya görüşü, yeni bir medeniyet savaşıdır."
Kral Şarlman İspanya'yı Müslümanlardan aldığında, Gırnata Sarayı'nın meydanında, bir milyon el yazması eseri şenlikler yaparak yaktırdı. Bunlardan bize sadece 30 eser intikal etti. Biz bu 30 eserle atomu parçaladık ve Ay'a çıktık. Eğer o yakılan kitapların yarısı kalsaydı, bugün galaksiler arasında seyahat eder olacaktık.