Sanırım genç yazarların kalemini merak ediyorum. Ve bu genç yazar öyle güzel bir dille anlatmış ki öyküsünü, sizi gerçek sandıracak kadar. Tabiki yaşanmışlık kokar her yazın ama kitabın sonuna gelip ekleri okurken ‘acaba?’ diye merakla önsöze son söze tekrar bakar buluyorsunuz bunu. Bir Latin ve bir Türk aşkı kaleme alınan. Zamanında sizin de bir mektup geçmişiniz varsa eğer sizi avucuna daha sıkı alıyor. Eşref ve Ligia. Sen ve ben. Ya da o ve şu. Umutsuz bekleyişin sonu hep mi hüsran sevgili yazar?..
Dili ve hikayesi tatlı bir aşk hikayesi. İmkansızlar, uzak mesafeler, mektuplar, birbirini tam tanımadan sonsuzluğa inanmalar.. pek bana hitap etmiyor. Yine de bir başkasının okuyup keyif alabileceği bir kitap hissi veriyor.
Kitabı gerçekten güzel buldum. Mustafa Kara'dan okuduğum ilk kitap . Başarılı bir novella.
Aşk ve dönem çok iyi işlenmiş, 1980 darbesi ve yarım kalan pek çok şeye derin üzüntüyle...
Uzun zamandır bu kadar naif bir aşk hikayesi okumamıştım. Kavuşmaya duyulan o özlem o kadar güzel anlatılmış ki..
Sadece bir aşk hikayesi degil de dönemi de okuyoruz kiyapta. 1980'ler Türkiyesi hakkinda fikir sahibi olmamızı ya da bildiklerimizi pekiştirmemizi sağlıyor.
Kitabı gerçekten çok beğendim.. Yazarla ilk defa tanıştım. Muazzam sürükleyici hikayesiyle kalbinize gerçekten mest kuruyor. Ligia ve Eşref'in nahif aşkı... O saf, tertemiz kavuşmaya duyulan özlem.. birbirine yazılan o mektuplar. Yüreğinize dokunuyor. Okuyun, okutturun..