Hayatın bin bir rengi var, solan yaprakların bile... Öyleyse pencereni aç yıldızlara. Dışarı bak ey ruhum, bir parça gökyüzü ve çokça umut var orada. Kayalar bile içinde bir tohum taşırken senin bu katılığın niye?
Hâlce'de "özlemek", "hasret duymak" ve "göresi gelmek" diye ifadeler yoktur. Özlediğin her kimse o geldiğinde ona sımsıkı sarılırsın veya elini kendi kalbinin üstüne yavaşça götürürsün. Bunun anlamı "Değdiğim yerde dumanını dışarı vermeyen bir yangın var." demektir..
“Birisini, bir daha dönmeyeceğini bilerek uğurladın mı hiç?” diye sordu. “Ölüm gibi bir şey olmalı.” dedi diğeri. Gözlerindeki denizler dalgalanır gibi oldu bir an. Bunun anlamı “Daha kötü olan hep bu gidişle yaşayacak olmam.” demekte sanki.
“Bu kadar akşamı ve kitabı nereye sığdıracaksın ey ruhum; içindeki yollar ve patikalar çatallanırken?..” Uzunca bir süre sessizce bekledi ve sonra bir ses yankılandı içinden: “Üzülme ey ruhum! Bir kitabın arasında senin için güzel cümleler biriktirmiştir belki de...”