Bugüne kadar hiç kendim olamamıştım. Halbuki her şey olmuştum, başarılı idim bir sürü şey olmakta, fakat bir türlü kendim olamıyordum. Aynayı kendime çeviremiyordum, hep başka suratlar taşıyordum yüzümde. Kim ne görmek isterse ona bürünüyordum hızlıca. Sanki onların istediği gibi olmazsam her şey kötü olacakmış gibi geliyordu. İçimden geldiği gibi davranmanın beni -yaşayan en- aciz biri yapacağını zannediyordum. Ne denilirse pek iyi dinlerdim, çünkü bir kılığa bürünmenin ilk şartı her şeyi ve herkesi dikkatlice dinlemekti. Bütün olanları duymalı ve ona göre bir hale girilmeliydi. Ben de öyle yapıyordum işte, etrafımı iyi bir şekilde dinliyordum. Dinlerken de seyrediyordum, çünkü yalnız duymak yetmiyordu, role bürünmek için pür dikkat seyretmek de gerekiyordu. Sonrasında bu parçaları birleştirmek kalıyordu geriye, eksik kalan ne varsa tamamlamak lazımdı sonuçta. Yıllardan beri öyle kavradım ki yapmam gerekenleri, artık zorlanmıyorum bile.
Ah kendim, seninle anlaşabilseydik keşke. Öyle güzel olurdu ki, hiçbir söz anlatamazdı bu hoşluğu. Alay edenler elbette olacaktır, kendimiz bizim ta kendimizdir diye, ama yalan, biliyorum. Kendimiz, bizden öte, bizden başka.
Mahfel kış aylarında da okurlarıyla olmaya devam ediyor...
Mahfel - Sayı 12
Bu sayı bizim için oldukça önemli 'Sevgili Okur', okuyacağınız bu sayıyla birlikte 3. yılımızı uğurlarken 4. yılımıza mevsimlik dergi olarak 'merhaba' diyoruz...
''Ona bu dünyada her şeyin para olmadığını; sevginin ve güzelliğin hırsın içinde de yaşayabildiğini ispatlayacağım. Utanır mı bilmem ama en azından ben huzura ereceğim.''