Kur'an sözlü bir kaynak olmasına rağmen sadece edebiyat ve musiki gibi fonetik sanatları değil, mimari ve hat gibi plastik sanatları da doktriner anlamda etkilemiştir.
Seyyid Hüseyin Nasr'a göre en önemli İslam sanatı; Kur'an'ın okunması, tilavetidir. İkincisi Kur'an'ın yazımı, üçüncüsü ise ilahi kelamın tezahürlerinin gösterilebileceği bir mekanın tesisi, yani caminin inşa edilmesidir. Böylece Kur'an'la, İslam estetiğinde şiir, hat, musiki, mimari ve tezyin gibi bir çok sanatın doğması için ideal zemin ortaya çıkmıştır.
“Güzeli Anlamak”, varlığı anlamaktır. Varlık, var eden En Güzel’in armağanıdır. O’nun ihsanı olarak yine O’ndan bir işarettir. Varlıkta güzellik ise onun kendinden menkul değil, En Güzel’in yine varlığa bir tecellisinin sonucudur. Varlık, bütün anlam ve değerini bu tecelliye borçludur.
Güzelliği ahlakın bir parçası olarak ele alan İslam düşüncesi, bir anlama faaliyeti olarak doğmuş ve gelişmiştir. Onda anlama çabası, sahip olma hırsının değil; ait olma bilincinin dışavurumudur. Güzellik bir veri olarak zaten mevcuttur, o sonradan icat edilemez ve yaratılamaz. Sanatçıya düşense ister duyular âleminde ister duyularüstü âlemde olsun bir veri olarak var olan güzelliğin izini sürmektir.
Bu kitabın amacı, İslam estetiğini İslam’ın estetiği hâline getiren düşünce ve eylem birlikteliğini yansıtmaya çalışmaktır. Estetiği, sadece görünür bir forma hapsetmenin saplantı hâline geldiği günümüzde hakikatin aşkın boyutlarının karanlıkta kalmaması, sanatın hakikatle buluşması ve güzelliğin görüngüden kurtulması onun anlaşılmasıyla mümkündür.
İslam estetiğinin ve sanatının hakikatle nasıl buluştuğunu, sanatçının duyular ve duyulur üstü alemde var olan güzelliğin izini nasıl sürdüğünü; İslam sanatındaki kavram ve unsurları ele alarak ve birçok sanat tarihçisinden faydalanılarak hazırlanmış hoş bir eser.