Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mustafa Ulu

Mustafa UluÖnyargı ve Din yazarı
Yazar
Çevirmen
0.0/10
0 Kişi
2
Okunma
0
Beğeni
456
Görüntülenme

Hakkında

Lisans eğitimini 2002 yılında Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde tamamlamış, aynı yıl başladığı yüksek lisans eğitimini 2006 yılında doktora eğitimini ise 2013 yılında aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsünde tamamlamıştır. Lisans eğitimi döneminde profesyonel bir ilgi alanı olarak bilgisayar teknolojileri ve web tasarımı konularına yoğunlaşmış ve önemli projelerde görev almıştır. 2011 yılında Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesine Arş. Gör. olarak atanmış, 2014 yılında Dr. Öğr. Üyesi, 2019 yılında ise Doçentli ünvanı almıştır. Tübitak 2219 Projesi kapsamında 24 ay ABD Georgia Southern University'de çalışmalar yapmıştır. Ayrıca Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Yardımcılığı ve ÖYP Koordinatörlüğü ile idari görevlerde bulunmuştur. 2013 yılından itibaren ülkemizin önde gelen ilahiyat dergilerinden birisi olan bilimname'nin editörlüğünü yapmaktadır. Akademik yazım teknikleri ile ilgili eğitim ve seminer faaliyetlerinde bulunmaktadır.
Tam adı:
Doç. Dr. Mustafa Ulu
Unvan:
Çevirmen ve Akademisyen
Doğum:
Kayseri, 1979

Okurlar

2 okur okudu.
4 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
İnsanlar, kendilerine benzeyen insanları severler ve onlarla birlikte vakit geçirmekten hoşlanırlar. Bu yüzden de genellikle kendileri ile aynı sosyo-kültürel gruplara mensup insanlarla ilişki kurma eğilimi gösterirler. Bunu yapabilmek için de başka gruplara mensup insanları karakteristik özelliklerini tahmin etmek için de dikkatli bir şekilde incelerler. İncelemelerin yeterli bilgiyi vermediği durumlarda nereli olduğu, hangi mesleğe sahip olduğu vb. sorularla biri hakkındaki bir kalkıp yargıların oluşması için veri toplamasına çalışılmaktadır. bu yaklaşımın arka planında ilişki kurulacak insanı yakından tanımak o bireysel güvenliği tehdit edici durumların ortaya çıkmasından duygulan endişe yer almaktadır.
Reklam
.. ebeveynlerinin sevgi ve bağlılığını güvenceye almak için sert disiplin yöntemlerini kullandıkları ailelerde yetişen çocuklar, itaat hem sosyal hem de fiziksel cezalandırma yoluyla sağlandığı için ebeveynleri ile sevgi-nefret ilişkisi geliştirmekte ve bu da kayda değer bir şekilde çalışmayı yaratmaktadır. Ortaya çıkan bu çatışma ise hem ebeveynlerini ve tüm otorite figürlerini idealize ederek ve onların nefretini daha zayıf diğerlerine yönlendirerek çözülmektedir. Ancak çocukluk döneminde ağır bir şekilde cezalandırma sonucunda erken yaşlarda otoriteye boyun eğme öğrenilmiştir. Bu dönemde öfke ve endişeyle dolu olan çocuklar, ilerleyen dönemlerde günah keçisi arayan, düşmanlık ve saldırganlık sergileyen yetişkinlere dönüşmektedirler.
Kültürlerarası ve karşılaştırmalı dini inançlar açısından ön yargı ve din ilişkisini incelemeye yönelik girişimler, kullanılan ölçme araçları ve seçilen örneklem grupları geniş ölçüde farklılık gösterdiği ve bazen de bulgular çalıştığı için sıklıkla sorunlu olmuştur ve bu alanda aynı ölçüm araçlarını ve karşılaştırılabilir örneklemleri kullanan ve belirli ön yargı türlerini kapsamlı olarak inceleyen daha fazla kültürelarası araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır.
Sayfa 126Kitabı okudu
Günlük yaşamda bireyler, kendilerini ve başkalarını belli özelliklere göre farklı gruplara ayırmaktadır. Bu süreç ise içinde sosyalleştiği ortamın da etkisiyle "bizden-bizden değil" ayrımıyla başlamaktadır. Sonrasında ise olgunlaşma ve gelişimin etkisiyle "ben-onlar" ayrımı oluşmaktadır. Sosyal dünyayı bu şekilde ben ve onlar şeklinde algılamaya başlamak, diğer birey ve gruplara karşı önyargının meydana gelmesinde önemli bir işlev üstlenmektedir. Son olarak ise bireyler, kendilerini belirli grupların üyeleri olarak görmekte ve mensubu olduğu grubun değer ve yaklaşımları ile diğer grupları değerlendirmektedir. Bu ise "biz-onlar" ayrımına sebep olmaktadır. Bu ayrımı ilk ortaya çıktığı yer ise içinde doğduğu ve büyüdüğü ailedir.
İnsanların karmaşık ve tehlikelerle dolu dünya ile baş etme stratejilerinden biri olarak sosyal psikoloji literatüründe yer alan Adil Dünya Hipotezi'nde dünyanın adil bir yer olduğu, insanların hayatta hak ettiklerini yaşadıkları; kötü şeylerin kötü insanların başına, iyi şeylerin ise iyi insanların başına geldiği varsayılmaktadır.
Tekâmül, doğal bir dirence karşı yürütüldüğü için genellikle zor bir süreçtir. Çünkü bu süreçte doğal olarak birey, bilinmezliğin getireceği sıkıntılara katlanmak yerine daha sınırlı bir geçmişin kolay ve alışılmış kalıplarına geri çekilmeye çalışacaktır. Mistik öğretiler bireye bu açıdan kendilerini nasıl geliştireceklerini öğreten nazari ve ameli bir riyazet uygulamaktadırlar.
Mustafa Ulu
Mustafa Ulu
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok