Mustafa Yıldırım kitaplarını, Mustafa Yıldırım sözleri ve alıntılarını, Mustafa Yıldırım yazarlarını, Mustafa Yıldırım yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsanlık yarım kalan sözü, geçmişten geleceğe, karanlıktan aydınlığa uzanan çağlarda tamamlayacaktır. Yeter ki, Mustafa Kemal'in şu yalın ilkesi akıllardan uzak tutulmasın: "Adalet ve merhamet dilenmek gibi bir prensip yoktur. Türk milleti, Türkiye'nin müstakbel çocukları bunu bir an hatırdan çıkarmamalıdırlar.”
Bu sözün anlamını, makamlara oturanlardan daha çok, bağımsız, özgür ve insanca yaşamak için “Hak, kuvvetin üstündedir” ilkesinin erdemliliğin temeli olduğuna inanan gençler değerlendireceklerdir. Zerre kadar kuşku yok!
ABD yönetimi ve onun destekleyen tüccarlar da Irak'a savaş açma kararı vermek üzeredir. Ne var ki kamuoyunun savaşı destekleme oranı beklenenin altındadır. 10 Ekim 1990'da ABD senato komisyonu karşısına 15 yaşlarında Neyire adında genç kız tanık olarak çıkarılır. Neyire, Kuveyt'teki bir hastanede gönüllü olarak çalışmaktayken, hastaneye giren Irak askerlerinin yoğun bakım altındaki 15 bebeği yere atarak ölmeye bıraktıklarını gözyaşları içinde anlatır. Neyire'nin ve ailesinin can güvenliği gerekçesiyle kimliği açıklanmaz. ABD Başkanı Bush, medyada konuyu işler. Televizyonlardan acılı Neyire'yi izleyen Amerikan halkı da gözyaşlarını tutamaz; Irak'a karşı savaş açılmasını destekler. ABD, saldırıya geçer. Irak'ın güneyini ve kuzeyini işgal eder. Neyire'nin kimliği de daha sonra ortaya çıkar. Onun hastaneyle bir ilgisi yoktur. Neyire Kuveyt elçisi Saud Nasır Al-Sabbah'ın kızıdır. Yapılanlar bir göz boyama işidir. Kızın tanıklığını ve yayın kampanyasını örgütleyen “halkla ilişkiler” şirketi Hill & Knowlton'dur. Bu şirket, ABD'de oluşturulan Citizens for a Free Kuwait (Özgür Kuveyt için Yurttaşlar) tarafından kiralanmıştır. ”
Parayı verenin lehinde yasal değişikliklerin ve kararların çıkmasını sağlamak; bu işi yaparken de, karar vericilerle, para vericileri buluşturne Amerikanca terimler kullanarak “Lobi Şirketi” demenin bir nedeni olmalıdır. İşte Charles Lewis de ABD halkı adına bu nedeni arıyor; “Lobicilerin parlamento işlerinde yürüttükleri ticaretin ne denli yoğun ve o denli de getirici olduğunu merak edenler, bu sayıları anımsamalıdırlar” dedikten sonra ekliyor:
“Bağış yapanlarda büyükler de siyasal oyunu içerden oynuyorlar. CPP(Center for Responsive Politics) ye göre 1996'da senatoda bir koltuk elde etmenin ortalama bedeli 4,7 milyon dolar ve temsilciler meclisinde bir üyelik kazanmanın ortalama bedeliyse 674.000 dolardır. Bu paraları arka bahçedeki mangal partilerinde toplayamazsınız... Siyasal kampanyalar kaçınılmaz olarak, derin cepli bağışçılara, şirketlere, sendikalara ve federal devlet dairelerinde görülen işlere bağlıdır.”
Bu çok ama çok ayrıcalıklı bir oyundur ve para, yalnızca parlamentoya girişi sağlamakla kalmaz, orada yapılacak işleri de satın alır; çünkü Amerikan usulü demokrasi parasız olmaz.
Bu “etik” içeren yeni değerlere kirli paralar da değmektedir. Bu kirliliğin yoğunluğu öylesine derindir ve öylesine kanlıdır ki yüzlerce cilt kitap yazılsa yeterli olmaz. Çarpıcı bir örnekle yetinelim. İran İslam Devrimi'nden sonra ABD, İran'a düşmandır. ABD, İran'a karşı savaşında Irak'a destek olmaktadır. ABD aynı zamanda Nikaragua'daki yönetimi yıkmak için eski diktatörün adamlarından devşirilmiş 'Contra' ordusunu kurmuştur. Bu orduya silah ve malzeme yetiştirmek için para gerekmektedir.
Bu arada İran'ın füzelere gereksinimi vardır. Başkan ve NSC (ABD MGK“'si) ile CIA el ele verir. İşin içine mafya, silah tüccarları, bankalar girer. İran İslam Devrimi'ne düşman görünen İsrail”den alınan füzeler, CIA'ya bağlı şirket ve bankaların da yer aldığı bir ağ içinde İran'a verilir. Karşılığında alınan para Nikaragua işlerine harcanır. Bu para da yetmez ve contra'lara silah taşıyan uçaklar, dönüşlerinde kokain getirirler.
Bu örtülü operasyonda, banka ile taşıma şirketi ilişkisi içinde yer a an İranlı Ferhad Azima kazandığı paralardan bir bölümünü, Cumhuriyetçi Parti'ye ve Başkan'ın Yemek Komitesi'ne bağışlar, Ne de olsa “etik” içinde “temiz” bir iştir, Bu işlerin alt kademesi yargılanır ve mahküm olur, ama başkanlara bir şey olmaz, O zamanlar Ronald Reagan ABD başkanıdır ve CIA yöneticisi de George Bush'tur.
CIA'dan ayrılarak tüm ajanları ve operasyonların iç yüzünü açıklayan Philip Agee, “Operasyonlarımızın U.S merkezli çokuluslu şirketler için yararlı işletme koşullarını nasıl hazırladığını göstermeye çalışacağım” diye başlıyor ve sıralıyor:
“Bu koşullar, siyasal egemenlik ile birlikte, bizim temel amacımızı oluşturuyordu. Liberal demokrasi ve çoğulculuk denen şey sonuçta bu amaçlarımız için bir araçtı. 'Özgür seçimler?' demek gerçekte bizim desteklediğimiz adaylara gizliden para ödeyerek müdahale etmemiz demektir. 'Hür sendikalar' demek, bizim kendimize bağlı sendikalar kurma hürriyetimiz demekti. 'Basın özgürlüğü' demek bizim hazırladığımız materyalleri kendisi yazmış gibi yayınlayan gazetecilere ödeme yapma özgürlüğümüz demekti. Seçilmiş bir hükümet ABD'nin ekonomik ve siyasal çıkarlarını tehdit etmeye başlarsa görevden uzaklaştırılmalıydı. 'Sosyal ve ekonomik adalet' halkla ilişkilerde hoş kavramlardı, hepsi o kadar.”
Paralel yönetimin oluşturulma süreci, uygulamada ülkeden ülkeye küçük değişiklikler gösterse de ana program değişmiyor. İçine sızılan devletin bürokratlarının da yardımıyla, yaygın bir medya ve entelektüel yedek güç operasyonuyla, Amerikalıların “manufacturing public perception” dedikleri “kamuoyunun algılama dizgesini üretme” sürecinde, aşamalar bir bir geçiliyor; ülke insanları, aslında kendilerine benimsetilmiş olan düşünceleri ya da eylem planlarını, kendi kurumlarının ve beyinlerinin ürünüymüş gibi algılayıp eyleme geçiyorlar.
Beyin temizleme, beyne yeni algılama düzeneği yerleştirme, örgütleme, kimlik oluşturma ve eyleme geçirme süreci 22 adımda gerçekleştiriiyor:
Weinstein, Orta ve Güney Amerika ülkelerinde, Filipinler'de demokrasi operasyonuna yönetici olarak katılmıştı. Ne ki, adını en çok duyurduğu operasyon, daha 1980”lerde Helsinki İnsan Hakları Sözleşmesi'nin uygulanma aşamasında, Sovyet karşıtlarının yer aldığı Helsinki Vatandaşlar Komitesi (Helsinki Accords on Human Rights)'ni
ABD Başkanı Reagan 1982'de yönetime gelir gelmez, kendisine doğrudan bağlı bir çekirdek kadro oluşturdu. Bu kadro eliyle biçimlendirilen yeni demokrasi modeli, iki temel düşünceye dayanıyordu: Ülkelerinin bağımsızlığı için örgütlenen her siyasal hareket komünisttir ve ülke bağımsızlığı için savaşan, silahlı olsun olmasın her oluşum teröristtir. Onlara göre bağımsızlık örgütleri nerede olursa olsun terörist olmakla kalmaz, aynı zamanda kesinlikle KGB tarafından kurulmuştur.
Reagan'ın kadrosuna göre, diktayla yönetilen ülkelerde yapılan kıyımlar, baskı ve zulümler, “terörizm” olarak adlandırılamaz. Çünkü bu dikta yönetimleri, komünizme karşı savaşmaktadırlar. Bu ilginç teoriye, ABD'deki kimi siyaset yazarlarınca “Reagan Demokrasisi” adı verildi. Oysa Reagan yaklaşımı, onların gösterdiği denli basit ve hafife alınacak türden değildi. Aslında Reagan Demokrasisi yalnızca sert antikomünist savaşım döneminden “Yeni Dünya Düzeni'ne geçiş evresiydi. Temel amaç; NATO - Varşova Paktı çekişmesinin, NATO lehine çözülmesi ve ardından oluşacak yeni devletlerarası düzeni, uydu siyasetçi ve uydu askerlerle ya da elemanları güderek uzaktan yönlendirmek yerine, ülke halklarının da canı gönülden onayıyla yerinden ve doğrudan yönetmekti. Uzun dönemli amaçlara yönelik etkinliklerin kalıcı olması için, veni kuşaklardan bu işin önemli bir ayağı olan örgütlü akademisyenler tabanı oluşturmaktır.
Temsilciler Meclisi'nin 13 Temmuz 1993 birleşiminde, NED'in bütçesinin kısıtlanmaması için konuşan Mr. Fred Gilman, yeni tür örgütlenmenin yararını, “Bağımsız bir örgüt olarak NED, hükümetin (devletin) girme olanağı bulamayacağı yerlere ulaşabilir” diye açıklıyor ve adam adama ilişkilerin önemini vurgulamaktan da geri kalmıyordu. Fred Gilman, July 13, 1993 tarihli The New York Times gazetesini gösterdi ve A. M. Rosenthal'ın yazısını temsilcilere okudu.” Yazıda, NED bütçesi kısıtlanırsa, bundan “Amerika'nın zarar göreceği” belirtiliyor ve işin “küresel” boyutu şu ilginç sözlerle açıklanıyordu:
“Tehlike altındaki demokrat insanlardan mektuplar geliyor; askeri cunta yönetiminden acı çeken Burmalılardan, Kürtlerden, Karaibliler ve Afrikalılardan, Iraklı yazarlardan, Sırp demokratlarından, Lir vanya eski başkanından, sürgündeki Çinliden... Hepsi de NED'in kendileri için ne demek olduğunu belirtmekte ve NED'in korunması için yalvarmaktalar.”
“Avrupa'da yerleşik olan ve çoğu Birleşik Devletler tarafından parayla beslenen hükümet dışı örgütler (NGO'lar) de, doğrudan ya da dolaylı olarak, bu operasyonlarda yer alıyorlar. ”
Ralph McGehee, CIA
Türkiye ve dünyada sivil toplum kuruluşlarının gerçek yüzünü, amaçlarını ve faaliyetlerini belgelerle ortaya koyan bir araştırma kitabıdır.STK’ların nasıl birer “Project Democracy” aracı olarak kullanıldığı,ABD ve Avrupa’nın çıkarları doğrultusunda ülkelerin iç işlerine müdahale ettikleri, halkları manipüle ettikleri ve demokrasiyi zayıflattıkları anlatılmaktadır.Sivil toplum alanına dair kapsamlı ve güncel bir bakış açısı sunuyor.Kitap,akademik bir üslup ile yazılmış.
Güdümlü "sivil-asker" şebekenin yıllardır yabancılarla hazırladığı Anayasa tasarıları, Cumhuriyet devletinin temellerini yıkacak biçimde yasalaştırıldı. Ulusal birliği parçalayacak; halkı çatışmaya sürükleyecek yeni yapılanmalar- la paralel yönetimler oluşturuldu. "Toplumsal algılama dizgesi" yeniden üre- tildi. "Uluslararası Din Hürriyeti" operasyonuyla güçlendirilen 'cemaat" örgütleri, azınlık milliyetçisi liberal teslimiyetçiler, İran İslam inkılabı mer- kezinden eğitim-silah-para alan Türkiye'deki Kudüs Kuvvetleri ve Kürt Hizbullah örgütleri birleşti. Sivil şebekenin katkılarıyla "Açılım-barış", "Din hürriyeti" denilerek yurt birliği iyice zayıflatıldı. Yıkım girişiminin alt yapısını kuran sivil şebekeciler hükümetin "akil adam" komisyonlarında egemen devletin parçalanmasına yardım ettiler.
Allah'tan başkalarını dost edinenlerin durumu, kendine bir ev edinen örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümcek evidir. Keşke bilselerdi.
şu listede yer alanlardan okumadıklarım; #195185419 + şu listede yer alanlardan okumadıklarım; #200968391
ve siz uygulama kullanıcıları sayesinde - #227697974 - yaptığım şu liste;
(bu muhtemelen daha da büyür.. umarım