I. Dünya Savaşı'nın devamında İslam halifesi Osmanlı sultanının büyük hayal ve coşkulu beklentilerle ilan edilen (kutsal savaş) cihat çağrısına kutsal bir emir, dinî bir vazife kabul edip itaat etmedikleri, Türkiye ve müttefikleri safinda savaşa katılmadıkları, hiç değilse bu amaçla sömürgeci yönetimlere karşı direnişe geçmedikleri gibi; tabi oldukları sömürgeci devletlerin savaş plânlarını asker, vergi, ikmal maddesi vererek desteklemekten de kaçınmamışlardır.
Atatürk, Türklük şuur ve benliğine, Türk milletinin birlik ve dayanışmasına, hürriyet ve istiklaline, Türk milliyetçilik mefkûresine düşman her fikirle, şiddetle savaşmak lüzumunu ısrarla belirtiyordu.
"Mevcudiyeti, milliyetimize düşman olanlarla dost olmayalım. Böylelerine karşı bir Türk şairinin dediği gibi, ' Türküm ve düşmanım sana kalsam da bir kişi ' diyelim....