Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Nalan Büyükkantarcıoğlu

Nalan BüyükkantarcıoğluToplumsal Gerçeklik ve Dil yazarı
Yazar
Çevirmen
10.0/10
1 Kişi
0
Okunma
0
Beğeni
900
Görüntülenme

Hakkında

Unvan:
Akademisyen, Yazar

Okurlar

4 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
''Toplumsal bilgi ile toplumsal gerçeklik birbirini tamamlamaktadır. Toplumsal bilgi, bireyler arasında nesilden nesile aktarılarak kültürel geleneği biçimlendirir. Kültür, toplumsal gerçeklik, toplumsal bilgi gibi kavramlar, o toplumca paylaşılan dünya görüşünü, anlamları, değerleri, ve uygulamaları yansıtmaktadırlar. Gerçeklik, oluşturulan bu tür bilgi birimlerinin kodlanması ve kavramsallaştırılması sonucu zihinde bir algılama örüntüsü oluşturur. Neyin geçerli, neyin geçersiz sayılacağına göre, her toplumun belirlediği toplumsal bilgi birimleri ve gerçeklik anlayışı zihin için bilgisel (epistemolojik) bir çerçeve kurar.''
Reklam
''İlk aylardan itibaren beyin, dışarıdan gelen karmaşık türdeki uyarıları - sesleri, davranışları, görüntüleri, nesneleri - bir bağlama oturtarak tanımlamakta, neden-sonuç ilişkisi içinde anlamlandırmakta, sınıflamakta, bir takım genellemelere ve kurallara bağlamaya çalışmaktadır. Beyninin çözümleyen, örüntü oluşturan ve kural çıkartan bilişsel işlevleri ile insan, yaşamının ilk yıllarında bu fiziksel ve toplumsal dünyadan kendine sunulan tüm dilsel ya da dil-dışı uyarıları işlemlemekte; böylece algılama, yorumlama ve davranış biçimlerini yavaş yavaş yapılandırmakta; dolayısıyla, 'bilme' edinimlerini gerçekleştirmektedir.''
"Her birey düşüncelerini aktarmak için belli sözcük ve sözdizim yapıları kullansa da, düşüncenin ve anlamın yapılandırılması o bireyin kendi kararı ile oluşturulmuş, keyfi bir işlem değildir. Bir yandan dilsel yapılar, diğer yandan algılama, düşünme ve değerlendirme biçimleri toplumsal uzlaşımsal geleneğin birimleri olarak bireyi bağlarlar. Bu nedenle, bireysel 'ses', her zaman 'çoksesli' toplumsal bir gerçeklik yapısının parçası durumudur."
Sayfa 55
''Toplumsal bir uzlaşımın ürünü olmakla birlikte, dil, insanın üzerinde uzlaştığı herhangi bir sistem olmanın ötesine geçip, kültürün özelliklerine göre insan zihnini ve eylemlerini koşullamayı başarır. Dil aracılığıyla oluşan 'dünya görüşü' böylesi bir durumun sonucudur. Bir döngü içinde, koşullanan zihin ve eylemler yine bunlara uygun söylemi oluşturduğu için, insanın dili değil, belki de kendini 'araç' haline getirdiğini söylemek pek de yanlış olmaz.''
Sayfa 130
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
Henüz kayıt yok