Ve bilemiyorum çaresini; tutamayan ellerimin, bir var, bir yok olan zamanın... Kayıp aralıklardan sonra başka odalar, başka yüzlerle karşılaştığım anların korkusunun,
Yoklar onlar: Ne çocukluğunun bitmez tükenmez oyunlarının yaz günleri, ne de usulca bastıran korkuların. Gitgide kalabalıklaşan ve sonra yavaş yavaş tenhalaşan yolun. Yoklar.
Bir yerlerde dolaşmak, bir yere gitmek için hiç acelesi olmasa da insanın, o sürekli akıp giden, koşturan güruha karışıyor, adımlarını sıklaştırıyordu.