Naomi Oreskes

Naomi OreskesBatı Uygarlığının Çöküşü yazarı
Yazar
7.4/10
22 Kişi
94
Okunma
4
Beğeni
1.158
Görüntülenme
mükemmel gelecek
Kuzey Yarımküre'nin 2041 yazı, gezegeni eşi benzeri görülmemiş sıcak dalgaları altında kavurarak ekinleri yok etti. Panik baş gösterdi ve hemen her büyük şehirde gıda ayaklanmaları yaşandı. Yetersiz beslenmiş ve susuz kalmış bireylerin kitlesel göçü, böcek sayılarındaki muazzam artışlarla birleşince, tifus, kolera, dang humması, sarıhumma ve neden olduğu konusunda hala tıbbi bir açıklama bulunamayan bir şekilde AIDS salgınları ortaya çıktı. Nüfusu artan böcek kitleleri Kanada, Endonezya ve Brezilya'da devasa orman alanlarını yok etti. Toplumsal düzenin çökmesiyle birlikte, başta Afrika'da daha sonra Asya ve Avrupa'da hükümetler devrildi. Bu, giderek çaresizleşen halkların sorunlarıyla ilgilenilmesini sağlayacak toplumsal yapının da çözülmesine neden oldu. ABD hükümeti gıda ayaklanmalarını ve yağmayı önleyebilmek için sıkıyönetim ilan etti. Öte yandan ABD ve Kanada kaynaklarını ortaklaşa kullanabilmek ve nüfusu kuzeye kaydırmaya başlamak için birleşerek Kuzey Amerika Birleşik Devletleri'ni kurdu. Avrupa Birliği de güney bölgelerinde yaşayan hak sahibi üyelerinin Birleşik Krallık adaları ve iskandinavya gibi kuzey bölgelere gönüllü olarak göç etmesine olanak verecek benzer planları olduğunu duyurdu.
İnsanlık aynı zamanda yirmi ikinci yüzyılda çok şanslı bir dönem yaşadı. "Minimum Güneş Radyasyonu" denilen bu dönemde radyasyon %0,5 oranında azaldı, biriken CO₂ fazlası dengelendi ve yeryüzünün ve okyanus ısısının artmasını neredeyse bir yüzyıl kadar yavaşlattı. Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika'nın kuzey iç bölgeleri ile Güney Amerika'nın yüksek rakımlı iç bölgelerinde hayatta kalanlar bir araya gelmeyi başardılar ve yeniden kuruluş sürecine başladılar. Afrika'nın ve Avustralya'nın halkları ise tabii ki tamamen yok olmuşlardı.
Reklam
Bilinen katran kumulu rezervlerinin %70'inin Kanada'da oluşu, hükümetin iklim değişikliği konusunda neden inkârcı bir konuma geçtiğini açıklıyor. Öyle ki Kanada 2011 senesinde, daha önce bir parçası olduğu, UNFCCC'nin Kyoto Protokolu'nden çekildiğini açıkladı. Protokole göre salımlarını %6 azaltmayı taahhüt etmiş olan Kanada, söz konusu dönemde salımlarını %30'dan fazla oranında artırmmıştı.
2060'a gelindiğinde Kuzey Kutup Buzulları tamamen erimişti. Aralarında yirmi birinci yüzyılın dodo kuşu olarak görülen ve iklim değişikliği mücadelesinin simgesi haline gelmiş kutup ayılarının bulunduğu çok sayıda tür yok oldu.
Florida
Tarih boyunca ortaya çıkan paradoksların birinde, 20. yüzyılın sonlarında Florida'daki yerliler, Everglades olarak bilinen muazzam büyüklükteki sulak arazi bölgesini kentin büyümesinden ve temiz suyun kentsel ve tarımsal kullanım değişiminden kurtarmak için büyük bir projeyle uğraşmaktaydılar. Ama 21. yüzyılın deniz seviyesindeki yükselişi bu çabanın sel yüzünden boşa olduğunu gösteriyor. Yaşananlar Floridalılara, hem Everglades hem de birçok şehirlerine mal olmuştur.
Kuzey Kutbun Erimesi
Diğer yenilenebilir enerji seçeneklerinin de gelişimini ve kullanımını sınırlandıran yasaların eyalet ve federal çapta kabul edilmesi, enerji üretimi ve tüketiminde fosil yakıt şirketlerine olan bağlılığı perçinlemiş oldu. Bu yasalar elektrik üretim sanayisinin gelişimini kısıtladı ve elektrikli araba satışlarına ket vurdu. Böylece fosil yakıt şirketleri, enerji üretimi ve kullanımı üzerinde tam bir kontrol sağladılar. Bu arada Kuzey Kutup buz denizi eridi ve kuzey kutup bölgesinde bulunan doğalgaz ve petrol rezervleri ortaya çıktı. Bilim insanları yine olanların farkındaydı. 2010'ların ortalarına gelindiğinde Kuzey Kutup buz denizinin yaz dönemi boyutları, 1979 senesinin kesin uydu ölçümleri ile karşılaştırıldığında %30 küçülmüştü. 1979 ve 2013 arasında, her on senede %13,7 oranında ortalama küçülme görülmüştü.
Reklam
Yanmamış Halde Atmosfere Salınan Gazlar
Kuyu ağızlarındaki, borulardaki, rafinerilerdeki sızıntılar "Kaçak" olarak nitelendirilseler de petrol kuyularındaki metan gazı tahliyeleri gibi, gayet bilinçli salım yapılıyordu. Kaçak salımların etkileri mühendislerce kabul edilse de, karbon yakma teşkilatı ve destekleyicileri tarafından varlıkları gözardı edilmiş, ve dikkate alınmamıştır.(bkz.Yenilenebilir Kaynaklara Giden Köprü; aşağıda açıklaması verilmiştir.) Yenilenebilir Kaynaklara Giden Köprü: Yirmi birinci yüzyılın ilk on yılında rağbette olan, fosil yakıttan kaynaklanan sera gazı salımı probleminin daha fazla fosil yakıt, özellikle doğalgaz yakarak çözülebileceğini savunan mantık yanılgısı. Bu yanılgı, özellikle elektrik üretimi olmak üzere, yakıtın sadece bazı fiziksel türev ürünlerini dikkate alan ve genel enerji kullanımı ve atmosfere salınan sera gazını hesaba katmayan eksik bir analize dayanır. Yapay-Başarısızlık Paleoanalizi: Sosyal, fiziksel ve biyolojik sistemlerin ilişkisine bakarak geçmişteki başarısızlıklar ile ilgilenen bilim dalı. Yutak: İstemli ya da istemsiz olarak çöplerin biriktiği yerler. Yirminci yüzyılın sanayi güçleri, atmosferin ve okyanusların, insanın ürettiği çöpleri aralıksız emme kabiliyetine sahip yutaklar olduklarını düşünme yanılgısındaydılar.
Bilimkurgu yazarları hayali bir gelecek kurarlar; tarihçiler geçmişi yeniden inşa etmeye çalışırlar. En nihayetinde, her ikisi de bugünü anlamanın peşindedir.
Sayfa 9 - Yeni İnsan Yayınları
24. Yüzyılda New York
Bir zamanlar dünyanın finansal başkenti New York 21. yüzyılda ayrıntılı ve pahalı altyapısını deniz suyunun yükselmesinden korumaya çalıştı. Bu altyapı, deniz seviyesinin değişmeyeceği beklentisiyle yapılmıştı. Deniz seviyesinin yükselişine elverişli değildi. Hollanda gibi New York da gitgide mücadele direncini kaybetti. Sonuçta insanlar için; yüzyılların sermaye şehrini terk edip, daha yüksek topraklara çekilmek en iyi ihtimaldi.
Fakat kendilerini aydınlanmanın çocukları olarak gören insanlar, bir cehalet ve inkar bulutunun gölgesinde kalmışlardı
Reklam
2012'ye gelindiğinde, atmosfere salınan karbon miktarı, 1751'den beri olan zamanda 365 milyar tona ulaşmıştı. İnanılması güç şekilde, bu salımların yarısı 1970'lerin ortalarından sonra, yani bilim insanları sera gazlarının ısınmaya neden olabileceğini ortaya koyan bilgisayar modelleri geliştirdikten sonra gerçekleşti. Salımlar UNFCCC imzalandıktan sonra da artmaya devam etti: toplam CO2(karbondioksit) salımı 1992-2012 arasında %38 artış gösterdi. Bunun bir kısmı anlaşılabilirdi çünkü ülkelerindeki hayat standartlarını yükseltebilme peşinde olan fakir devletler enerji tüketimlerini artırmışlardı. İzahı daha güç olan ise, varlıklı ülkelerin fosil yakıt üretimlerini, tam da iklim değişikliğinin yıkıcı etkileri ortaya çıkmaya başlamışken çarpıcı biçimde arttırmalarıydı. Bu gizemin içinde en büyük rolü, dünyanın en zengin ülkelerinden ikisi oynadı: ABD ve Kanada.
Sayfa 28 - Yeni İnsan Yayınları
Evcil kedi ve köpeklerin ölümü, zengin Batılılar arasında iklim değişikliği tartışmalarına olan ilgiyi arttırsa da 2023'te anormal olarak adlandırılan iklim koşulları kısa süre içerisinde yeni normale dönüştü. Bu şartlar altında bile, siyasetçiler, iş dünyası liderleri ve dini önderler esas sebebin fosil yakıt kullanımı olduğunu kabul etmeye yanaşmadılar. Atmosferdeki artan ısı daha fazla enerji harcanmasına sebep oluyordu. Bunun sonucu da daha güçlü fırtınalar, daha büyük seller, daha uzun süren kuraklıklar demekti. İşte bu kadar basitti. Fakat kendilerini Aydınlanma'nın çocukları olarak gören insanlar, bir cehalet ve inkar bulutunun gölgesinde kalmışlardı.
Sayfa 19 - Yeni İnsan Yayınları
Piyasa Köktenciliği
Piyasa köktenciliği, ya da diğer adlarıyla serbest piyasa köktenciliği, neoliberalizm, bırakınız yapsınlar ekonomisi, bırakınız yapsınlar kapitalizmi, iki ana fikir üzerine kurulu bir ideolojik sistemdi. Bunlardan ilki serbest piyasa ekonomisine dayanan bir sistemin, toplumun ihtiyaçlarını en etkin şekilde karşılayacak sistem olduğu fikridir. Piyasanın "görünmez elinin" yönlendirmesiyle bireyler birbirlerinin ihtiyaçlarına özgürce cevap verecek ve böylece arz ile talep arasında bir denge kurulabilecektir. İkinci ana fikre göre ise serbest piyasa maddi ihtiyaçların karşılanmasının iyi hatta en iyi yolu olma iddiasını taşımıyordu yalnızca. O; ihtiyaçların, kişisel özgürlüklerin kısıtlanmadan karşılanmasını sağlayacak yegâne araçtı. İkinci noktanın özü pazarın dağınık gücü temsil ettiği inancıdır. Özgür tercihler yapan bireyler gücü ellerinde tutuyor ve böylece gücün merkezi bir yapıda aşırı şekilde yoğunlaşmasını engelliyorlardı.
Bilime yeni bir bakış ve son söz...
Büyük ekonomist John Maynard Keynes tüm ekonomik kuramı herkesin bildiği üzere tek cümlede özetlenmiştir:" Bedava öğle yemeği diye birşey yoktur."
Sayfa 384 - Pegasus yayınları
Bir zamanlar Avrupa'nın Çukur Ülkeleri olarak adlandırılan bu toprağın büyük parçası 16 ve 20 yüzyıllar arasında insan çabası ile denizden kazanılmıştı. Büyük çöküş zamanında denizin beklenmeyen yükselişi, Hollanda'nın nüfusunu azalttı. Kurtulanların torunları Nordik-İskandinavya Birliğinde yaşıyor. Boğulmuş şehirlerin pas tutmuş hayalet gibi duran gökdelenleri de şanlı bir mazi anımsatıyor.
Resim