Shusterman 12 Kasım 1962'de doğdu ve Brooklyn , New York'ta büyüdü . Shusterman küçük yaşlardan itibaren hevesli bir okuyucuydu. 16 yaşında, Shusterman ve ailesi Mexico City'ye taşındı. Liseyi orada American School Foundation'da bitirdi ve "Uluslararası bir deneyime sahip olmak hayatımı değiştirdi, bana dünyaya yeni bir bakış açısı kazandırdı ve başka türlü sahip olamayacağım bir güven duygusu verdi." Psikoloji ve tiyatroda çift anadal yaptığı California Üniversitesi, Irvine'e katıldı ve aynı zamanda yüzme takımında da yer aldı.
Shusterman üniversiteden sonra Los Angeles'ta bir yetenek ajansı olan Irvin Arthur Associates'te asistan olarak çalıştı ve Lloyd Segan'ın temsilcisi oldu. Shusterman bir yıl içinde ilk kitap anlaşmasını ve senaryo yazarlığı işini yaptı. Florida'da yaşıyor.
Shusterman, kitapları için sayısız onursal ödül aldı. 2015'te Challenger Deep romanıyla Ulusal Kitap Ödülü, Boston Globe-Horn Kitap Ödülü ve Schwa Was Here için 2008 California Genç Okuyucu Madalyası. 2012'de PEN / Phyllis Naylor Çalışma Yazarlığı Bursu'nda jüri olarak görev yaptı. Downsiders ve Full Tilt romanlarının her biri 20'den fazla ödül kazandı. Unwind o iş vermedi gerçi, 30'dan fazla ödül kazandı.
Shusterman ayrıca Orijinal Disney Channel filmi Pixel Perfect'in yanı sıra Goosebumps ve Animorphs bölümleri de dahil olmak üzere TV için yazdı. RL Stine'nin The Haunting Hour: The Series adlı kitabında yazmıştır ve ayrıca 20th Century Fox için Challenger Deep adlı romanı uyarlamaktadır.
“Anladıklarını söylüyorlar ama seni gerçekten anlayanlar yalnızca senin geçtiğin yoldan geçmiş olan insanlardır. Bu bir adamın doğum yapmanın neye benzediğini bildiğini söylemesi gibi.”
Onunla vakit geçirmekten gerçekten keyif alıyordu, hatta Mitch onu kızdırdığında bile. Hatta özellikle de ona kızdığı zamanlarda. Çünkü öfke içinde tutkuyu da barındırıyordu.
Başından sonuna kadar asla hız kesmeyen, akıcı bir kurguydu. Ben çok beğendim. Hem konusu, hem yazım dili... Kısacası kitabı genel olarak baya beğendim.
Birlikte dışarıda sürüp giden parlak öğleden sonraya çıktılar. Arkadaşlarını diriltmeye giderken yürekleri az ama öz bir neşeyle doldu.
Herkese merhabalar.
Öyle bir dünya düşünün ki çocuklar 13 yaşında geldiği zaman ailelerine iki seçenek sunuluyor. Ya çocuklarıyla birlikte yaşamlarına devam edecekler ya da çocuklar ıskartaya çıkarılacaklar. İkinci seçenek söz konusuysa çocukların organları alınıyor ve başka ihtiyacı olan donörlere nakilleri yapılıyor. İşte bu distopik romanda ıskartadan yani diğer adıyla hasat kampına gitmek istemeyen, oradan kaçan çocukların hikayesini anlatıyor.
Karakterler gerçek hayattan fırlamış gibiydi. O ya da bu sebeple ailesine yaranamayan çocuklar, bir anlık hata için sözde başarısız olan çocuklar ya da doğumdan itibaren tek bir an için yetiştirilen çocuklar ve daha niceleri.
Kitap akıcı ve bir o kadar da merak uyandırıcıydı. İncelememi de bu kitabı en iyi tanımlayacak cümle ile bitirmek istiyorum.
"Daha fazla insan, organlarını bağışlasaydı ıskarta işlemi hiç olmayacaktı... ama insanlar kendilerinin olan şeyi kendilerine saklamayı seviyorlar, hatta öldükten sonra bile. Açgözlülüğün etiği ezip geçmesi çok uzun sürmedi. Iskarta işlemi çok verimli bir iş halini aldı ve insanlar buna izin verdiler."
Sevgiyle kalın.
Bir serinin daha sonuna geldiğimi fark etmek beni her zaman üzmüştür. Bu seride mizahtan maceraya her tür içerik vardı. Ondan dolayı daha çok sevdim.
Nick, bir şeylerin son bulduğu hissini inkar edemezdi. Bir şeyler dağılıp sonlanıyordu.