Kafamın içine ne kadar gereksiz şeyler sıkıştırmışım,
Ne kadar anlamsız, ne kadar boş, ne kadar gereksiz.
Ve hepsi de bir o kadar sessiz, bir o kadar sensiz.
Oysa ben Stockholm Sendromu hiç yaşamadım.
Ne zaman caddeye toparlayarak çıksam,
Beni bakışlarıyla her gün yüzlerce kez öldürmeye çalışan bu topluma zerre âşık olmadım.
Sana kalbimin tüm siyah çiçeklerini koparsam
Bana beyaz gelinlik giydirir misin?
Beni birazcık sever misin?
Kendi aydınlık dünyanı feda eder misin?
Ya da beyaz sandığın kapkaranlık dünyana götürür müsün?
Bazı çocukların bacakları tutmuyor olabilir.
Fakat bir sarılma biçimleri var, her şeyi unutturuyor.
O kadar içten sarılıyorlar ki
Sarılma esnasında sizin de bacağınız tutmuyor.