Konuşmanın tam bu noktasında Doktor Kâzım'ın sırtında iki devasa kanat belirdi ya da bana öyle geldi.
"Ölmeyecek miyim yani?" diye sordum, sesimde konfetilerle. Böyle durumlarda anlatılanı anlasanız da emin olmak, hatta mümkünse ıslak imzalı belge filan almak istiyorsunuz. Sanki size verilen söze rağmen ölürseniz, öbür tarafta cehennem personelinin karşısına dikilip elinizdeki belgeyi sallayarak, "Yalnız böyle anlaşmamıştık" filan diyeceksiniz.
Onu ilk gördüğümde, üzerinde lacivert bir ceket vardı; lacivert rengi hiç sevmem. Dudaklarından aşağı sarkmış bıyıkları arasından harıl harıl bir şeyler anlatmaktaydı; bıyıkları ve anlatacak mühim şeyleri varmış gibi şevkle konuşanları da sevmem. Yakışıklı biri sayılmazdı, ama kırpıştırdıkça birbirine dolaşan upuzun kirpikleri pek göz alıcıydı. Kapkaraydı kirpikleri, karmakarışıktı. Ben, herhalde kendim pek sıradan ve düz biri
olduğumdan, karmaşık şeyleri daima sevmişimdir. Onu da sevdim.