"Bize hep direnmeyi öğrettiler" deyip içini çekti Vesna. "Ama yanlış şeylere direnmeyi. Mesele biraz da kabul etmektir belki." "Ev" Nermin Yıldırım'dan okuduğumuz beşinci kitap. Her birinin yeri gönlümüzde ayrı. Ne yazsa okuruz diyeceğimiz yazarlardan biri oldu Nermin Yıldırım. Ev, Seher ve yol arkadaşı Ogo'nun çıktıkları bir yolculuğu anlatıyor. Bu yolculuktan herkesin beklentisi farklı. Yollarına çıkanların, karşılaştıkları insanların, beraber yürüdüklerinin.... Hayat gibi bir yol aslında. Seher dünyanın sonuna gitmeyi hedefliyor, Ogo'nun derdi ise sadece yarenlik. Seher yaktığı bütün evleri ardında bırakıp yeni bir yangına doğru yol alıyor, dünyanın sonunda içindeki bütün yangınlara son vereceğine inanarak ayakları patlayana kadar yürüyor. Portekiz'den başlayıp Santiago'da dünyanın sonu olarak anılan Finisterra'ya kadar süren bir yürüyüşün hikâyesi. Ev deyip geçmeyin, dört duvar bir çatı değil bahsettiğimiz. Seher de bu yürüyüşte ait olamadığı evleri arkasında bırakarak kendi evini arıyor. Güzel bir yol, yolculuk, yoldaşlık ve vuslat hikâyesi. "Her şeyin geçtiğini, zamanın cümle derde şifa verdiğini söyleyenlere sövüyorum içimden. Dünyanın en büyük yalanıydı bu. Zaman geçiyordu, evet. Zamanın geçtiği doğruydu. Ama zamandan başka hiçbir şeyin geçtiği yoktu."