Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Nevzat Bölügiray

Nevzat BölügiraySokaktaki Askerin Dönüşü yazarı
Yazar
7.8/10
9 Kişi
38
Okunma
4
Beğeni
1.917
Görüntülenme

Nevzat Bölügiray Gönderileri

Nevzat Bölügiray kitaplarını, Nevzat Bölügiray sözleri ve alıntılarını, Nevzat Bölügiray yazarlarını, Nevzat Bölügiray yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Özal Dönemi Bölücü Terör
Özal Dönemi Bölücü Terör
adlı kitabın pdf/epub versiyonunu arıyorum.. yardımcı olanlara/olacaklara şimdiden teşekkürler..
bitirirken;
tarihi yanlışın acısını çeken sadece ve sadece Türk ulusu olmuştur...
Sayfa 247Kitabı okudu
Reklam
Terör konusunda yapılan en büyük yanlışlıklardan birisi de özgürlükleri terörün nedeni olarak görmüş olmaktır. Sanılmıştır ki, çok özgürlük çok teröre, az özgürlük az teröre neden olur... Ne büyük bir yanılgı... Çünkü, şimdi hem özgürlükler kısıtlı, hem de terör, Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere, sürüp gidiyor...
Sayfa 244Kitabı okudu
«12 Eylül'e kadar akan kan nasıl oluyor da 13 Eylül'de duruyor» sorusu artık önemini yitirmiş olmalıdır. Çünkü, 12 Eylül'de demokratik rejime ara verilmiş, askeri bir yönetim iş başına gelmiş ve antidemokratik yasa ve uygulamalar olanca ağırlığı ve şiddeti ile yürürlüğe konulmuştu. Tüm Türkiye'de sıkıyönetim uygulanmaya başlanmıştı. Çünkü, 13 Eylül günü terörü yönlendirenler bir «Komutlar terörü durdurmuşlardı. Artık, bundan sonra önemli olan, «Terör 13 Eylül'de nasıl durdu» sorusu değil «Türkiye'de terörü başlatan ve durduran güç ya da güçler kimdir?» sorusu olmalıdır. Çünkü, hâlâ bunun yanıtını kesin olarak hiç kimse verebilmiş değildir.
Sayfa 244Kitabı okudu
«12 Eylül hedefine varmıştır» denilebilir mi? Hele, verilen sözlere karşın; Atatürk Devrim ve ilkeleri'ne ters bir yönetime ülke teslim edilirken, terör yeniden canlanmasın diye yaratılan baskı düzeni ve kısıtlamalar, görünürde terörü önlemek bahanesiyle, gerçekte ise iktidarın ömrünü uzatmak amacıyla kullanılırken, TBMM ve hükümet yerine «Tek adam» yönetimi egemen olurken, nasıl olur da «Parlamenter demokratik düzene» tam olarak geçtik denilebilir?..
Sayfa 243Kitabı okudu
Doğruluktan ayrılmayın, yükselmek uğruna gerçekleri saklamayın, her zaman ve her yerde gerçekleri, doğrulan ve inandıklarınızı söyleyin. Bir rütbe ya da makam uğruna kişiliğinizden vazgeçmeyin...
Sayfa 237Kitabı okudu
Reklam
Eskiden çalanlar için: «Sana hırsız derler, ama çocukların asil olur» sözü bugün için geçersiz oluyordu. Çünkü, bugün hırsızların kendileri asil oluyor artık!.
Sayfa 228Kitabı okudu
Gericilik konusunda benim çözemediğim önemli bir çelişki de gericilik tanımındaki kargaşadır. Çünkü bir yandan, MiT. başta olmak üzere, istihbarat kuruluşları, bizler, dasin ve aydın kesim, gerici tehdidinin ülkemizde giderek artığını ileri sürerken, diğer yandan, CHP. ve askeri ik, tidarlar dönemi de dahil olmak üzere, tüm iktidarlar zamanında bu savlarla yakalananların büyük çoğunluğu yargida aklanmışlardır. Bu durumda, insanın aklına şu soru gelmez mi? Ya bu bilgileri veren istihbarat birimleri doğru bilgi veremiyorlar ya da yasalar ve yargi organları yetersiz kalıyor. Çünkü, hem bir suçun olduğu savinda bulunulurken hem de o suçun varolmadığı söylenemez. Bir suç ya vardır, ya da yoktur, gericilik konusunda ise ne olduğu belirsizdir... Belki de bu çelişkimizin çözüm yolu; çoğulcu, katılımci ve özgürlükçü tam bir demokratik yapılanma içinde, şiddete kapalı olan, her türlü görüş, düşünce ve eğilimdeki örgütlenmeyi serbest bırakmaktır. Şeriatçı, Nakşibendi, İslâmcı ya da kominist partileri ile demokratik bir düzen, belki de tüm korkularımıza karşın, ülkemizin çok sesli, ama kavgasız, çatışmasız bir ortama kavuşmasına yardımcı olabilir. Belki...
Sayfa 224Kitabı okudu
TSK'ni, yollarında en büyük engel olarak gören gerici örgütler, onu etkisiz bir duruma getirmek için kuşkusuz her türlü yolu denemekten çekinmeyecektir. Gerici örgütlerin sonuç amaçları; Atatürkçü, laik, çağdas ve demokratik yığınlarla kesin bir hesaplaşmaya girmektir. Onlar buna hazırlanırken, tüm devlet güçleri ile toplumun da, bu yönde, büyük bir çaba ve uğraş içine girmesi zorunludur. Devlet kadroları, parti liderleri, basın, öğrenciler, işçiler, TRT ve her laik kişi ve kurum bu uğraşın, bu savaşın içinde yer almalıdır. Bu takdirde, gericilerin amaçlarına erişebileceklerini sanmıyorum.
Sayfa 224Kitabı okudu
MGK'nin bilerek gericiliği desteklediği söylenemez. Ben, MGK'nin üyelerinin, her Türk subayı gibi, Atatürk'e ve O'nun Devrim ve ilkeleri'ne gönülden bağlı olduklarını da bilenlerdenim. Buna karşın, gericilik ile toptan ve yoğun bir savaşıma girişmemiş olmaları, yönetimin yönünün sağa eğilimli olması, dolaylı olarak, gericileri de yüreklendirmiş ve gelişmelerine neden olmuştur. Hele, 1983 seçimleri ile gerici yönü ağır basan bir yönetimi işbaşına getirmiş olmaları, onlara yönelen bu tür savları adeta doğrular bir görüntü yaratmıştır.
Sayfa 221Kitabı okudu
Reklam
Allah Allah dertleri neymis ki
Nakşi Şeyhi Mehmet Zahit Kotku'nun, Süleymaniye Camisi Bahçesi'ne gömülmesi için MGK'nin Özel Kararname çıkartmasını ise Atatürkçülük ile hiç bağdaştıramıyorduk...
Sayfa 207Kitabı okudu
prof.dr. cahit tanyol;
«Nakşilik Tarikatı Anadolu'nun Türk vatanı olmasında bir rol oynamamıştır. Nakşiler Orta Asya'da, Şamanizm'den arındırılmış katı ve yobaz bir Sünniliği yaymaya çalışıyorlardı. Allah göstermesin, kazara Türkmen boyları Anadolu'ya Baba İlyaslar, Ahi Evrenler, Hacı Bektaş Veliler yerine Nakşibendi dervişleri gelmiş olsaydı, değil Anadolu'yu Türk Vatanı yapmak bir tek Anadolu köyünde dahi izimize rastlanmazdı... Çünkü Nakşilik, Arap müslümanlığını yaymayı amaçlayan tarikatların en katısıdır.. Şimdilik Nakşi mollaları türbanla üniversitelerin medreseleşmesine kapı araladılar. Bunun politik sonucu Anadolu halkını araplaştırmak olsa gerek...»
Sayfa 206Kitabı okudu
prof.dr.cahit tanyol;
«Özellikle Nakşibendilik politik bir cemaat halinde neredeyse. ANAP iktidarının simgelerinden biri haline geldi... Nakşilik şimdi devlet himayesinde yayılıyor. İslam Enstitüleri, İmam-Hatip Okulları ve Kur'an kursları ve radyo-televizyondaki din ve ahlak sohbetleri bu tarikat için iyi bir ortam hazırlıyor. Sizce amaç ve sonuç ne olabilir?»
Sayfa 206Kitabı okudu
70'lerin MİT raporlarında Nakşibendi tarikatı
Faaliyetleri: Türkiye'de genel olarak hepsi saldırgan, silahlı ve kanlı olmak üzere bir çok Nakşi hareketleri olmuştur. Bu hareketlerin diğer bir niteliği de, Kürtçülük olaylarında da başlıca rol oynamasıdır. Bilhassa Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde cereyan eden irtica ve isyan hareketlerinde Nakşiliğin etkisi büyük olmuştur... 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanı'nda, yabancı kışkırtmaları rol oynamakla beraber, sevk ve idare Nakşi şeyhleri tarafından yapılmıştır. Bütün bu ayaklanmaların dini maskesi Nakşibendiliktir. Bunların tek hedefi, laik ve milli Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmaktır...»
Sayfa 205Kitabı okudu
sağ, sol ve gerici terör
12 Eylül öncesinde, yaygın ve örgün üç cephede sürüyordu. Sağ terör, sol terör ve bölücü terör cepheleri. Sikiyönetimler her gün onlarca ölü, yaralı, yüzlerce diğer terör eylemlerine karşı yoğun bir savaşım sürdürürken, yukarda belirtilen gerici eylemler ise o denli önem kazanmiyor ve geri planda kalabiliyordu. Kuşkusuz ortaya çıkan olaylar gözardı edilmiyor ve gerekil işlemler yapılıyordu, ama hepsi o kadardı. O günlerde karşımızda silahlı gerici terör örgütleri bulunmuyordu. MİT, Emniyet ve diğer istihbarat örgütlerinden bizlere ulaşan bilgilerde ve raporlarda da durum böyleydi. Bizlerin de o bunalımlı günlerde, çoğu «Laf» olan bu konularla ilgilenecek fazla zamanımız da yoktu. Bunları anlatırken o günlerde, gericitik tehdidi yoktu, demek istemiyorum. Ne yazık ki, bizler o günlerin varolan terör olaylarıyla boğuşurken gericilik tehdidi bu fırsatı en iyi şekilde değerlendiriyordu.
Sayfa 198Kitabı okudu
100 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.