Mervenin Erzincanda öldüğü gün Peyami de ölmüş oldu.
İkimiz de Peyami Safa okuru idik. Demokrat Parti darbeyle devrilmişti; üstad, bir filozof edasıyla makaleler yazıyor, bu darbenin gelecekte yeni darbelere sebep olmaması için kılı kırk yarıyordu. O zaman öğretim üyeleri; “Sulanmış kafa, Peyami Safa” diye öğrencileri kışkırtmıştı. Peyami Safa’nın oğlu Merve, askerlik vazifesi için bulunduğu Erzincan’da vefat etti; üstad canlı bir cenaze gibiydi, ikimiz de Peyami’nin çok yaşamayacağını tahmin ettik; bir yıl sonra da Hakk’a yürüdü. Örfi idare günleriydi, kimsenin söz hakkı yoktu, Nizamettin Nazif o karanlık sessizliği yırtarcasına; “Beni Peyami’nin mezarının başında konuşmaktan kimse men edemez!” diye bir nutuk çekti. Nevzat bana döndü; “Şükürler olsun ki bu topraklarda insanlık ölmedi.” dedi.
Peyami Safa
Nevzat Kösoğlu