Nicola Di Cosmo sözleri ve alıntılarını, Nicola Di Cosmo kitap alıntılarını, Nicola Di Cosmo en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çin'i, Sibirya ve Orta Asya'dan ayıran geniş saha üç büyük coğrafi bölgeye ayrılabilir: Mançurya ovası; Moğolistan'ın bozkır ve ormanları, Sincan'ın vahaları, çölleri ve bozkırları.
Medeniyetlerin ortak bir özelliği var ise bu, kendilerini yalnız kendi düşmanlarından değil, aynı zamanda medeniyetin düşmanlarından, "barbarlardan" korumak için duydukları ideolojik ihtiyaçtır.
Jen An'a yazdığı "manifesto" mektubunda bizzat Ssu ma Ch'ien'in belirttiği üzere, tarihçi-astronomdan esasen istenen dönüşüm ve değişime işaret eden olayları kaydedip açıklamasıydı.
Asya tarafında bu geniş saha, Alexander von Humboldt'un 1843'te Orta Asya adını verdiği ve daha sonra Ferdinand von Richtofen'ın Asya kıtasının açık denize erişimi olmayan kapalı bir hidrolojik sistem teşkil eden kısmı olarak tanımladığı alanı bünyesine katar.
Sayfa 28 - Kronik Kitap Yayınları — PDF.Kitabı okudu
Ssu-ma Ch'ien'in arkadaşı Jen An'a gönderdiği kendini haklı çıkartmak için yazılmış mektubundaki bazı cümleler bir manifesto yahut kamuoyuna niyet beyanı mertebesine çıkartılmış ve doğal olarak ciddi bir tetkik konusu olmuştur. Bunlar, "bütün imparator luğa dağılmış eski gelenekleri bir araya toplamak" (wang-lo t'ien-hsia f ang-shih ehiu wen); "işlerin gidişatını araştırmak" (k'ao ehih hsing shih); "başarı ve başarısızlığı, yükselişi ve düşüşü getiren modelleri tetkik etmek" (ehi eh'i eh'eng-pai hsing-huai ehih li); "Gök ve insan arasındaki etkileşimi - ya da sınırı - araştırmak" (ehiu t'ien jen ehih ehi); "geçmişin ve bugünün değişimlerini mukayese etmek" (t'ung ku ehin ehih pien) ve daha önce belirttiğimiz "tek bir düşünce okulu kurmak" ya da "tek bir ailenin sözlerini tamamlamak" (eh'engyi ehia ehih yen) şeklindedir.
Disiplin çok katıydı. Strategikon ayrıca Türklerin, 'sevgiyle değil korkuyla yönetildiğini... cesurca savaşın ve zorlukların zahmetlerini taşıdıklarını' belirtiyor.
Kralların ve halkların askeri fetihleri milliyetçi tarihlerde önemli bir yer tutar. Genellikle, savaşta zafer, bir halkın belirli bir toprak parçasını işgal etme kaderinin gerçekleşmesi olarak kabul edilir. Toprak genişlemesi, bir ulusun 'doğal sınırları' olduğu teleolojik varsayımla uyumlu olup, insanların ve topraklarının temel birliğini tanımlayan bir kavramı içerir. Bu tarihî sürecin önceden belirlenmiş bir alanı doldurduğu düşüncesi, yeni kimliklerin fetih ve genişleme yoluyla nasıl inşa edildiğini maskeleyebilir.
Tarihçiler her zaman kaderin ve talihin ya da modern terminolojiyle yapı ve failliğin etkilerini dengelemeye çalışmışlardır. Uzun vadeli ekonomik ve çevresel süreçlerin insan davranışını belirlediğini kabul etsek de, bu faktörlerin hiçbir zaman belirli sonuçları kesin olarak belirlemediğini de biliyoruz.
Tang İmparatorluğu'nun Doğu Türk Kağanlığı'nı fethi, Türk siyasi yapısının ve bozkır savaş tarzının hem güçlü hem de zayıf yönlerini vurgular. Türklerin, göçebe yaşam tarzıyla yakından ilişkili askeri güçleri, okçuluk ve binicilik becerileri ile savaşa katılım için nüfusunun oldukça büyük bir kısmını seferber etme yetenekleri dahil edilebilir. Özellikle büyük önem taşıyan, tamamen süvari güçlerinden oluşan Türk kuvvetlerinin taktiksel hareketliliği ile otlaklarda yaşayabilen ve bu nedenle geleneksel tedarik hatlarıyla sınırlanmayan süvari birliklerinin uzun menzilli stratejik hareketliliği idi. Ancak aynı doğal çevre, Türklerin gücüne katkıda bulunurken sınırlayıcı bir faktör de olabilirdi. Sert hava koşulları, göçebe hayvanlarının ölmesine neden olabilirken, mevsimsel değişimler bitki ve hayvanların askeri kullanışlılığını azaltabilir ve geçici olarak hareketliliği sınırlayabilirdi (örneğin, Xieli atlarının ilkbahar otunda beslenene kadar Gobi'yi geçmeyi riske etmediği zaman). Diğer büyük bir zayıflık, Türklerin siyasi yapısının sürekli olarak iki boyutta istikrarsız olmasıydı: yönetici aile üyeleri arasındaki rekabet iç çatışmalara kolayca yol açabilirken, bugünkü tabi kabileler potansiyel olarak yarının düşmanlarıydı.