Nicolai Hartmann (Nikolajs Hartmanis). (d. 1882, Riga, Letonya — ö. 1950) Ünlü Alman spekülatif metafizikçisi.
Bilgi ve varlık öğretisi dışında, insan ve insani değerleri ön plana çıkartan ahlak anlayışıyla da, 20. yüzyıl felsefesinin en önemli düşünürlerinden biri olan Hartmann Batı felsefesi geleneğinin, Descartes'tan beri, düşünen özneden hareket ettiğini ve bunun da büyük bir yanlış olduğunu savunmuştur. Ona göre, bağımsız bir gerçekliğe ilişkin bir kavrayış, bene ilişkin kavrayış kadar doğrudan ve aracısızdır. Hartmann bu bağlamda tüm felsefi problemlerin ontolojik nitelikte problemler olduğunu söylemiştir; onlar, bize verilen varlık türünü anlama yönündeki girişimlerdir. Hartmann'a göre, bilgi, her zaman bir nesnenin kavranmasıdır. Bu kavrayış da nesnelerin kendiliğinden bizim bilincimize düşmesiyle değil de, tam tersine düşünen varlık olarak öznenin kendisini aşıp nesneleri kavramasıyla gerçekleşir. Bu ise, bir tasarım yoluyla olur. Bilgi, nesnenin bilinçteki yansıması olan tasarımlar yoluyla gerçekleşir. Hartmann'a göre, tasarım her ne kadar bilginin nesnesi ile var olsa da, nesnenin kendisi, bilgi söz konusu olmadığı zaman bile var olmaya devam eder. Bundan dolayı, Hartmann ontolojinin bilgi kuramına değil, fakat bilgi kuramının ontolojiye dayandığını savunmuştur. Çünkü ona göre, nesnenin bilgisinin söz konusu olabilmesi için, önce nesnenin var olması gerekir.
- "Bizler hiç de "ben" değiliz, ama "ben"e doğru oluş içinde olmalıyız; onu oluyor olmalıyız.
Bizler aşama aşama "ben" olmak için büyüyen bir filizden başkası değiliz..."
Nicolai Hartmann, idealist,
gerçeküstücü, agnostiktir. Husserl'in fenomenolojisine dayamak istediği kendine has bir varlık bilimi geliştirmiştir. Enfüsî idealist akliyeciliğin kendisine aykırı düştüğünü farkedinceye kadar Yeni Kantçı okula bağlı kalmıştır.
Nicolai Hartmann tarafından geliştirilen yeni varlıkbilim, objektif bir temele dayanma niyetiyle ortaya çıkmış tenkidî varlıkbilimdir...
Immanuel Kant'a dönüldü. Yenikantçılar, çağlarının bütün felsefesini tesiri altına alan yeni bir okul kurdular. Yenikantçılar, felsefe araştırmaları için metod probleminden başka bir problem görmek istemiyorlardı; felsefeye bağımsız bir araştırma alanı tanınmıyor, felsefe araştırmaları, ya felsefe tarihi ile veya tabiat ilimlerinin metotlarının kritiğini yapmakla uğraşıyorlardı. İlk defâ
Edmund Husserl, "fenomenlere, şeylere dönmeli" demekle, felsefeye bağımsız bir araştırma alanı gösteriyordu. Gerçi
Edmund Husserl, hareket noktasına sadık kalmadı; fenomenlere bağlı kalacağına, bir idealizme, immanence (her yerde hazır ve nazır, bâtınî, bâki olma) felsefeye saplandı. Fakat onun felsefeye getirdiği yenilik, 20.yüzyılın başka düşünürleri tarafından ilerletildi; onsuz, ne bir
Nicolai Hartmann, insanın dünyada varlık münasebetlerinin oluşturduğu geniş bir sistem içinde bulunduğunu söyler; bu sistem ona has olmadığı gibi, insanın bulunmadığı yerde de vardır. İnsanın da içinde bulunduğu dünya, varlık ilişkileriyle kurulmuştur. İnsan kendisini bu ilişkilerden tecrid ederse, içinde bulunduğu dünyayı kavrayamaz. Varlık ilişkilerini tanımadan, ne tarihin oluşumu ve ne de hayatın içtimâî şekilleri anlaşılabilir; aynı zamanda insanın ruhî ve manevî yapısı da anlaşılamaz.. Bu yüzdendir ki, bir felsefî temel ilim aramak zamanımızda ihtiyaç hâline gelmiştir. İşte bu temel ilim varlıkbilimdir (ontoloji)..."
Hartmann’a göre insan dünyada tek başına değildir, varlık ilişkilerinin oluşturduğu bir sistem içindedir. Bu sistem insana özgü de değildir, insanın bulunmadığı yerde de vardır. İnsanın da bir parçası olduğu dünya, varlık ilişkileriyle kurulmuştur. İnsan kendini bu ilişkilerden soyutlarsa içinde bulunduğu dünyayı kavrayamaz. Varlık ilişkilerini tanımadan ne tarihin oluşumunu, ne de yaşamın toplumsal biçimleri anlaşılabilir. Bu ilişkiler bilinmedikçe insanın ruhi yapısı da anlaşılamaz. Bunun içindir ki, bir felsefi temel bilim aramak zamanımızda bir ihtiyaç olmuştur. İşte bu temel bilim, varlıkbilimdir.