Yağış yağır, külək əsirdi, məhəbbət, sevinc və göz yaşlan da vardı. Mənim yuxusuzluğum, sevinc dolu göz yaşlarım, bütün xoşbəxtliyim də təəccüblü deyildi.
"Bana soracak olursan, sevgili İliko, ocağın başına astığın, göz kapakları aşağıya düşmüş olan ve eski bir kaçağa benzeyen dedenin fotoğrafını, artık orada tutma derim. Fotoğrafçı Pavluşa'yı çağır, domuzumun fotoğrafını çeksin, iyice büyüt ve oraya as. Odaya asabileceğin bundan daha iyi fotoğraf olabilir mi?"
" Onu hiç görmüyor musun?"
"Hiç" dedi Matya " Yalnız güneşi görüyorum. Batum daki doktor dedi ki eğer güneşi görürsen gözlerin açılır dedi, ışığa kavuşursun dedi."
" Elbette çocuğum elbette açılacak gözlerin. Şassanzi de bir zaman benim gözlerim de görmemişti. Kördüm hiç bir şey görmüyordum."
" Peki güneşi görüyor muydunuz?"
" Evet, evet güneşi görüyordum..."