Nuran Taydaş Çal sözleri ve alıntılarını, Nuran Taydaş Çal kitap alıntılarını, Nuran Taydaş Çal en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Asırlardır aşka dair nice sözler söylenmiş, destanlar yazılmıştır. Aşk, kimi için acı, kimi için hüsran, kimi için ise sonsuz mutluluğa açılan kapıdır.
Anahtar ve kilit olmak ;
Hz İbrahim (A.S) ın ateş içindeki teslimiyeti , Hz Yusuf (A.S) ın kuyu içindeki sabrı , zindanda kalan bedeninin ruhundaki yükselişine vasıl olmaktır .
Anahtar ve kilit olmak ;
Ruhunu saran kirlerden arınarak tövbe kapısında kalbini gözyaşlarıyla yıkamaktır . Varlığın ötesinde bir varlığı , ilmin ötesinde ilmi , benliğin ötesinde kulluğa ulaşmaktır .
Anahtar ve kilit olmak ;
Sonsuzluğa açılan bir kapıdan huşu içinde girmek , kalplerdeki ukteleri bir bir çözerek girmektir .
Anahtar ve kilit olmak ;
Aciz bir bedenden yükselen ruha ulaşmak , bu ruh ile yaşamak , yaşarken idrak etmektir .
Anahtar ve kilit olmak ;
Güneşi gören gözün , karanlığa karşı duruşunu eğrilmeden , bükülmeden sergilemektir .
Anahtar ve kilit olmak ;
Yaratılış gayesinin şuuruna vararak her kapalı kapının önünde bu bilinç ile düşünüp doğru anahtarı bulmaktır . Fani dünyadan sonsuz aleme açılan kapıyı keşfetmek ; bu kapıda sükut-u hal ile yoğrulmak , yanmak ve pişmektir . “
“ Bir gün insan ‘virgülü’ kaybetti ; o zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı . Cümleleri basitleşince , düşünceleri de basitleşti .
Bir başka gün ise ‘ünlem işaretini’ kaybetti . Alçak bir sesle ve ses tonunu değiştirmeden konuşmaya başladı . Artık ne bir şeye seviniyor , ne de bir şeye seviniyordu . Üstelik hiçbir şey onda en ufak bir heyecan uyandırmıyordu .
Bir süre sonra ‘soru işaretini’ kaybetti ve soru sormaz oldu . Hiçbir şey , ama hiçbir şey onu ilgilendirmiyordu ... Ne kainat , ne dünya , ne de kendisi umrundaydı .
Bir kaç sene sonra ‘iki nokta üst üste’ işaretini kaybetti ve davranış sebeplerini başkalarına açıklamaktan vazgeçti .
Ömrünün sonuna doğru elinde yalnız ‘tırnak’ işaretleri kalmıştı . Kenine has tek bir düşüncesi yoktu , yalnız başkalarının düşüncelerini tekrarlıyordu .
(A. Kanevski) “
“ İyi günümüzde şen karak iken , dara düştüğümüzde “ Neden ben Allahım ! “diye isyan etmek ne kadar doğru ?
İnternette araştırma yaparken Ünlü Tenisçi Arthur Ash ‘ ın demecini okuduğumda kendi inancımı sorgulamştım .
Arthur Ashe amansız bir hastalığa yakalanır ve dünyanın her köşesinden mektuplar almaya başlar . Kimi teselli eder destek olurken bir hayranı da ;
“Neden Tanrı böyle bir hastalık için seni seçti ? “ diye sorar ;
Arthur Ashe ise buna müthiş bi cevap verir ;
‘ Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar , 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir , 500 bini profesynel tenisiöğrenir , 50 bini yarışmalara girer , 5 bini büyük turnuvalara erişir , 50’si Wimbledon’a kadar gelir , 4’ü yarı finale , 2’si finale kalır . Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Tanrıya “Neden ben?” diye hiç sormadım . Ve bugün sancı çekerken , Tanrıya “Niye ben?” mi demeliyim ?Mutluluk insanı tatlı yapar . Zorluklar güçlü yapar . Hüzün ise insan yapar . Yenilgi mütevazı yapar . Başarı insanı ışıldatır . Ama yalnız Tanrı , yolumuza devam etmemizi sağlar . Tanrıya asla “Niye ben?” diye sormayın ... Ne olacaksa olacak . O nun kendine has usulleri vardır . Her şey kendi iyiliği için olur . İnancınızı koruyun ... ‘
Bu teslimiyet , Bir Müslümanda olması gereken teslimiyettir . Oysa bizler bunun şuuruna varamadığımız için , Rabbimize sadece dara düştüğümüzde sığınıyoruz . Oysaki O bize her daim şah damarımızdan daha yakın .