Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Nurdoğan Taçalan

Nurdoğan TaçalanEge'de Kurtuluş Savaşı Başlarken yazarı
Yazar
9.0/10
6 Kişi
19
Okunma
1
Beğeni
960
Görüntülenme

Nurdoğan Taçalan Sözleri ve Alıntıları

Nurdoğan Taçalan sözleri ve alıntılarını, Nurdoğan Taçalan kitap alıntılarını, Nurdoğan Taçalan en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çanakkale Savaşından kısa bir süre önce...
. Rahmi Bey İzmir'de bütün karakollara, resmi dairelere, okullara ve Sarıkışla'ya tenekelerle gaz dağıttı. İngilizler şehri işgale başladıkları an, İzmir yakılacaktı. Başta Whittall, Giraud ve Guiffray aileleri olmak üzere, şehrin tanınmış ve zengin Hıristiyanları, Eşrefpaşa, Tilkilik, Namazgah semtlerine, Gureba Hastanesi dolaylarındaki Türk evlerine yerleştirildiler. İzmir'in Türk kesimi bombalanırsa, bu zengin Hıristiyanlar Türklerle birlikte can vereceklerdi. Rahmi Bey hazırlıklarını tamamladıktan sonra İngiliz Filosu’na haber göndererek aldığı tedbirleri bildirdi ve "İsterlerse İzmir'i bombalaya bileceklerini" söyledi. Rahmi Bey'in tedbirleri yalnızca yukarıda saydıklarımızdan ibaret değildi. Kordonboyu’na, kum torbalarının arkasından ateşe hazır durumda toplar yerleştirilmişti. Şehrin içindeki kadın ve çocuklar, Rahmi Bey'in emriyle trenlere bindirilerek yakın il ve ilçelere, İzmir'in banliyölerine gönderilmişti. Zorla Türk evlerinde yatırılan Hıristiyan aileler, Donanma Komutanı'na ricacılar göndererek, bombardımandan vazgeçmesini istediler. Donanma Komutanı da İzmir'e karşı girişeceği bir harekâtta, Türklerden çok Hıristiyanlara zarar vereceğini anlamış olmalı ki, tası tarağı toplayıp Yeni Kale istihkâmlarının önünden ayrılmak zorunda kaldı. Bu kez Çanakkale Boğazına gidiyorlardı. .
. Gâvur İzmir coşuyor, kabına sığamıyordu. Müslüman mahallelerinde ölüm sessizliği vardı. Ne oluyordu İzmir'de? Şehrin büyük bir bölümü niçin mavi-beyaz renklere boyanmıştı? Takvimler, 1918 Kasım'ının 6'ncı gününü gösteriyordu. Yani; Mondros Mütarekesinin imzalanmasından tam bir hafta sonrasını. .
Reklam
. Yıllarca "Zalim Türk" hikâyelerini dinleyerek beyinleri yıkanmışlar için, İzmir'e geldiklerinde durum, Rumlar adına gerçekten düş kırıcı oluyordu. Zalim ve saldırgan durumundakiler Türkler olmadığı gibi, Rumlar da ataları Elenlere yaraşır bir tutum ve davranış içinde görünmüyorlardı. Venizelos'un tedirginliği bundan ileri geliyordu. Avrupa'da uzun yıllar sürdürülen "Anadolu'da ezilen ve öldürülen Rumlar" propagandasının gerçek olmadığı anlaşılırsa, Megali İdea suya düşebilirdi. Zafiropulos, bu amaçla İzmir'e geldi ve ileride göreceğimiz gibi, Ege Rumlarına yeterince söz dinletemedi. .
. Bu arada bir başka Rum topluluğu, I.Kordon üzerindeki Anadolu Bankası’na (Le Banque d'Anatolie) giderek buraya da Yunan bayrağı asmak istediler. Anadolu Bankası, Ege Bölgesindeki Rumları desteklemek için Yunanlılar tarafından kurulmuştu. Rumların bayrak asma isteğine bankada çalışanlar karşı çıkmadıkları gibi, üstelik sevinçle karşıladılar. Bankanın kavası, elinde iki bayrakla kapıda göründü. Bayraklardan biri Yunan, öteki Türk bayrağıydı. Rum kavas, Türk bayrağını yere atıp çiğnedikten sonra, Yunan bayrağını zito haykırışları ve alkışlar arasında bankanın gönderine çekti. .
izmirin yunan ordusu tarafından işgali sonrasında,
Sokaklarda Rum çocukları mavi-beyazlı roketler satıyor, alaylı alaylı bağırıyorlardı: "Cankurtaran satıyoruz! Alan yok mu, cankurtaran satıyoruz!.."
Sayfa 192Kitabı okudu
Tren, hıçkırıklar ve göz yaşları arasında hareket ettiği zaman bu mahzun insanlar ellerindeki çiçek ve zeytin dallarını uzatmaya çalıştıkları sevgililerinin gittikçe silikleşen yüzlerini son bir kere daha görebilmek için trenle birlikte ümitsizce koşarlar.
Reklam
Balkan faciasının tek yararlı yanı bu, yani milli bilinçlenmeye yol aç­mış olmasıydı. Yabancı uluslara körü körüne inanmanın, bağlanmanın çıkar yol olmadığı anlaşılmıştı.
1. dünya savaşı sırasında izmir hakkında ingilizlerin düşüncesine dair
İngiliz Entelligence Servisinin bir elemanı olan Colonel Wyndham Deeds Vali Rahmi Bey'den İzmir ve çevresine asker çıkarma izni is­tedi. Rahmi Bey'in bu hizmetinin karşılığı da düşünülmüştü. İzmir bir prenslik olacak, başına da Rahmi Bey geçirilecekti. İngilizlerin, Arap Yarımadası’nda oynadıkları bu oyunun, Anadolu'da da
15 Mayıs 1919'da kan dökerek, yüzlerce yıldır haklı ya da haksız nedenlerle biriken kin ve nefretini saçarak İzmir'e çıkan Yunanistan, 9 Eylül 1922'de yine aynı yerden denize döküldü.
Sayfa 292 - BilgiKitabı okudu
Reklam
24 aralık 1918
Aynı gün, Karşıyakalı Rumların Leon Torpitosu’nu ziyaret etmek üzere İzmir'e gelmek için iskeleye yığılmaları sonucu meydana gelen ka­zada 9 kişi can vermişti. Salaş Karşıyaka Vapur İskelesi, binlerce Rumun ağırlığına dayanamamış orta yerinden çöküvermişti. İskele memur­ları Rumlara daha önceden tehlikeyi bildirmişler, sözlerini dinletemedik­leri gibi, üstelik dayak da yemişlerdi.
Ve o gürültü arasında zorlukla duyulabilen bir tabanca sesi... "Zito Venizelos!.." bağırışları kesilmişti. Bayrakla birlikte atından bir kütük gibi yuvarlanan Teğmen Yani, kanlar içinde yerde yatmaktaydı. Biraz önce zafer şarkıları söyleyen Rumlar, şimdi neye uğradıklarını anlamadan paniğe kapılarak geldikleri yöne kaçmaya başlamışlardı. Birbirlerini iterek, ezerek, deniz kıyısına kadar kaçtılar. Arkadan gelenler hızlarını alamayıp öndekileri denize yuvarlıyorlardı... Başlarında Hasan Tahsin olan birkaç Türk, Rumların ardından ileri atıldı. İlk kurşunu atan Hasan Tahsin Recep ve yanındaki birkaç Türk tabancalarını ateşlediler...
Sayfa 265 - BilgiKitabı okudu
Hasan Tahsin'in cesedi, ilk kurşunu sıktığı Askeri Kıraathane'nin önünden 150 metre kadar uzakta, meydanın öteki ucunda parçalanmış olarak bulunmuştur.
Sayfa 266 - BilgiKitabı okudu
yemen = çeşme mezarlığı.
Tanzimat'tan sonra, Balkanlar'da, Mezopotamya'da ve Arap Yarıma­dası'nda çıkan ayaklanmaların bastırılmasında özellikle Ege Bölgesi genç­leri görevlendirilmiştir. Türkler, hayatlarının en hareketli ve verimli dö­nemlerini savaşlarda ya da evlerinden uzaklarda geçirirlerken, geride biıraktıkları topraklar üzerinde Rum göçmenler geniş bir özgürlükten yarar­lanıp bölgeyi iktisaden ele geçiriyorlardı. Savaşa giden Türklerden çoğu geriye dönmüyor, düşman kurşunundan kurtulan pek çok genç de iklimin elverişsizliğinden yad ellerde kalıyordu. Zaman Rum nüfusun lehine çalışı­yordu devamlı olarak. Ege Bölgesi’nde, örneğin Çeşme İlçesi’nin gençleri askerliklerini Yemen'de yapıyorlardı. 1908’ de Çeşme'de 20-30 yaşları arasında bir tek Türk erkeği kalmıştı. O da bir cüceydi. Bu yüzden Çeş­meliler haklı olarak Yemene “Çeşme Mezarlığı” adını takmışlardı.
Mondros Mütarekesi görüşmeleri sırasında Calthorpe’a düşen görev, Londra’ dan telsizle dikte edilen mütareke şartlarını, imzalamaları için Türk Kurulunun önüne sürmek olmuştur. Mütareke kurulumuz fazla di­renmeden İngiltere'nin bütün isteklerini hemen hemen aynen kabul et­miştir. Çünkü İstanbul böyle istiyordu. Rauf Bey ileri sürülen şartları 28 Ekim'de Agamemnon Zırhlısı’ndan Ahmet İzzet Paşaya Fransızca ola­rak şöyle iletmişti: "Şartlar ne olursa olsun, İngiltere'nin dostluğunu kay­betmeyerek kabul ediyorum. Bu dostluk sayesinde, bir zaman sonra şartların hafifletilmesi mümkündür.”
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.